Toplumsal Hukuk’tan Barış Barışık yazdı: “İşçi avukatlar vardır: Yoksullaşma ve işçileşme yönüyle avukatlık”

İşçi avukatlar mesleklerinin yanında sekreterlik, çaycılık, temizlikçilik ya da katiplik yapmaktadırlar. Ülkemizde bu kadar çok hukuk fakültesi mezunu olması nedeniyle işçi avukatların aldıkları ücretler, asgari ücretin altına düşmüş ve açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalan işçi avukatlar, meslekleri dışındaki işleri de yapmak zorunda kalmışlardır

Toplumsal Hukuk’tan Barış Barışık yazdı: “İşçi avukatlar vardır: Yoksullaşma ve işçileşme yönüyle avukatlık”

İşçi avukatlar mesleklerinin yanında sekreterlik, çaycılık, temizlikçilik ya da katiplik yapmaktadırlar. Ülkemizde bu kadar çok hukuk fakültesi mezunu olması nedeniyle işçi avukatların aldıkları ücretler, asgari ücretin altına düşmüş ve açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalan işçi avukatlar, meslekleri dışındaki işleri de yapmak zorunda kalmışlardır

2022 yılı asgari ücretinin belirlenmesi süreci başladı. Başta işçi sendikaları olmak üzere birçok demokratik kitle örgütü, asgari ücretle ilgili çalışmalar ve eylemler gerçekleştirmekte. Asgari ücretin belirlenmesi, milyonlarca insan gibi avukatları da ilgilendiriyor. Bugün hukukun piyasalaşması ve avukatlık mesleğinin dönüşümüyle birlikte asgari ücret gelirini dahi kazanamayan on binlerce avukat var. Yoksulluk, sayısı gün geçtikçe artan işçi avukatların sorunu olduğu gibi mesleğini “bağımsız” olarak sürdüren on binlerce avukatın da sorunu. İşçileşme, yoksullaşma, işsizlik, asgari ücret güvencesi, insanca yaşanabilir temel gelir talebi gibi gündemler avukat örgütlerine kendisini yakıcı şekilde dayatıyor.

Avukatlar işçileşiyor

Avukatlık mesleği yüzyıllardır ve özellikle burjuva toplumunda önemli bir toplumsal fonksiyon olan kamu hizmetini yerine getirmesi sebebiyle çok fazla mesleki imtiyazı olan, saygın bir meslek olarak görüldü. Yargının üç sacayağından biri olarak tabir edilen savunmayı temsil eden avukatların, sosyoekonomik konumu itibariyle de profesyonel meslekler içinde farklı bir statüsü oldu. Geçmişte salt bir ticari faaliyeti değil, kamusal faaliyet olarak da öne çıkan avukatlık mesleği günümüzde bir pazar alanına dönüştü. Birçok avukat çalıştıran hukuk büroları ile meslek tekelleşmeye başladı.

1970’lerin ortalarından itibaren daha net bir şekilde görülen neoliberal dönüşüm süreciyle birlikte avukatlık mesleğinin ifa ediliş biçimi de değişti. Geleneksel çalışma biçimi olan, kendi namına serbest olarak mesleğini ifa eden avukatların sayısı her geçen gün azalmakta olup, avukatların işçi olarak büro/ortaklık/şirket içerisinde çalışma biçimi ise her geçen gün artıyor. Şu an bağımsız olarak çalışan avukatlar ise aslında işçileşme sürecinde.

İşçi olarak çalışan avukatların sayısı baroların bu alanda bir çalışması olmadığı için net olarak bilinmemekle birlikte, avukatların en az yüzde 60’ının işçi avukat olarak çalıştığı tahmin ediliyor. Ayrıca avukat sayısının hızlı bir şekilde artışı mesleğin tekelleşmesinin ihtiyaçlarını karşılayarak bu süreci daha da hızlandırıyor.

Artan avukat sayısı, işçileşme, yoksullaşma

Avukat sayısı her geçen gün çok hızlı bir şekilde artarken mesleği icra eden avukatların büyük bir kısmını genç avukatlar oluşturuyor. Avukatların işsizlik ve yoksulluk sorununa ışık tutacak avukat sayısındaki hızla artış verilerine bakacak olursak; Ankara Barosu’na kayıtlı avukat sayısı 2016 Ekim ayında 13.438, 2018 Ekim ayında yüzde 14 artarak 15.333, 2018 Ekim ayından 2021 Eylül ayına kadar yüzde 36 artarak 20.836’ya ulaştı. Bu verilerden, 2021 Eylül ayında Ankara Barosu’na kayıtlı avukatların yüzde 35’inin 0-5 yıl kıdeme sahip olduğu anlaşılıyor. Türkiye geneli avukat sayısı ise 2021 Ocak ayı itibariyle 143.330’a ulaştı.[1]

Avukat sayısındaki artış, hukukun piyasalaşmasıyla birlikte mesleğe yeni katılan avukatlar bakımından avukatlığın büro açarak serbest bir şekilde ifa edilmesinin olanaklarını ortadan kaldırıyor. Bunun sonucunda işsizlik, düşük ücretle işçi avukatlık veya avukatlığa özgü işçileşme biçimleri giderek esas çalışma biçimi haline dönüşüyor. Vergi kaydı açtıran, mesleğini serbest olarak sürdüren, yani Bağ-Kur’lu avukatların bir kısmı, başka avukatların ofislerini kira ödemeden kullanmaları karşılığında bu avukatların vermiş olduğu cüzi ücretlerle bulundukları ofisin işlerini takip ediyor. Parça başı iş olarak tarif edilen yani başka avukatların, büyük avukat bürolarının, şirketlerinin duruşmalarına girme veya kalem işlerini çok düşük ücretlere yapıyor.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun geçtiğimiz Eylül ayında yaptığı “Bugün meslektaşlarımızın yüzde 50-60’ı yıllık ortalamada asgari ücret kazanmıyor. Siz bakmayın bazı dizilerde avukatları lüks hayatlar yaşayan kişi olarak resmettiklerine. Bugün artan sayımız sebebiyle avukatlar çok zor durumda, 60 bin meslektaşımız 5 yıllık meslek kıdeminin altında ve onların sorunlarını çözemezsek vatandaşın insan hakkını koruyacak olan avukatı sahipsiz bırakmış oluruz ve vatandaş bundan zarar görmüş olur” açıklaması, avukatların işçileşmesi ve yoksullaşmasının ne denli derinleştiğini gösteriyor. [2]

İşçi avukatların çalışma koşulları

Avukatlar; iyi eğitim almış, hayatın ve hukukun nasıl işlediğini ilk elden takip edebilen yani yasaların güvence altına aldığı hakları bilen kişilerdir. Ama buna rağmen işçi avukatlar en temel haklarından mahrum bir şekilde güvencesiz ve ağır koşullarda çalıştırılmaktadır. İşçi avukatların sorunlarını ana hatlarıyla şu şekilde açıklayabiliriz:

  • İşçi avukatların kayıt dışı bir şekilde çalıştırılması yaygın bir durum olarak görülmektedir. Ankara Barosu’nda Ocak 2019 tarihi itibariyle SGK’li olarak çalışan işçi avukat sayısı 3574 olarak belirlenmiştir. O tarihte yaklaşık 16 bin üyesi bulunan Ankara Barosu’na SGK’li olarak çalışan avukat sayısının bu kadar düşük olması kayıt dışı çalışmanın mevcut olduğunu göstermekle beraber, avukatlarda farklı işçileşme biçimlerinin mevcut olmasının da etkisi vardır.
  • İşçi avukatlar çalıştığı bürolarda iş tanımıyla uyuşmayan başka işleri de yapmak zorunda bırakılmaktadır. İşçi avukatlar mesleklerinin yanında sekreterlik, çaycılık, temizlikçilik ya da katiplik yapmaktadırlar. Ülkemizde bu kadar çok hukuk fakültesi mezunu olması nedeniyle işçi avukatların aldıkları ücretler, asgari ücretin altına düşmüş ve açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalan işçi avukatlar, meslekleri dışındaki işleri de yapmak zorunda kalmışlardır.
  • İşçi avukatların SGK primlerinin eksik olarak yatırılması olağan hale gelmiştir.
  • İşçi avukatların çalışma günlerine hafta sonu dahil edilirken; Ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla mesai alacağı ve kıdem tazminatını almak işçi avukatlar için bir hayal olmuştur.
  • Avukatlık mesleğinin “işçileşmesiyle” birlikte yaşanan bu dönüşüm, işçi avukatların mesleklerini hukuk teknisyeni olarak icra etmesine neden olmaktadır. Avukatların hukuk teknisyeni haline gelmesi ve mesleğine yabancılaşması şu şekilde ortaya çıkmaktadır: Avukatlık işini hukuk firması almakta, söz konusu iş parçalara bölünerek işçi avukatlara yaptırılmaktadır. Avukatlık şirketlerinde işçi avukatlar, adeta parça başı iş yapmaktadır. Kimi avukatlar davaların bilirkişi raporlarına itiraz yazar, kimi dilekçelerini, kimi sadece cevap dilekçelerini yazar. Kimiyse yalnızca duruşmalara girer, kimi sadece kalem işlerini yapar. Müvekkil avukat ilişkisini ortadan kaldıran bu durum, işin bütününü değil, belli parçalarının birçok avukat eliyle yapılması sorununu ortaya çıkartmıştır. Böylece işçi avukat, mesleğini tam olarak ifa edemez hale gelir, mesleğine yabancılaşır.

Peki barolar?

Avukatların meslek örgütü olan baroların temel görevlerinden biri, mesleki sorunlara karşı çözüm üretmek ve üyelerinin haklarını savunmaktır.

Bugün barolar, avukatların yoksullaşmasına ve işçi avukatların uğramış olduğu hak ihlallerine karşı müdahalede tamamen atıl kalıyor ve mesleğin dönüşen yeni biçimini adeta görmezden geliyor. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, baro yönetimlerinde patron avukat temsillerinin çok fazla ve etkili olmasıdır.

İşçi avukatların sürdürmüş olduğu mücadele, ağırlıklı olarak barolar nezdinde gerçekleşiyor. Üye sayısı en fazla olan İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarında İşçi Avukatlar merkez ve kurulları bulunmakta ama bu kurulların çalışmaları baroların yapısıyla beraber etkili bir odak haline gelemiyor. Hukuk örgütleri ise baro gündemine işçi avukatların, genç avukatların sorunlarını taşımaya çalışıyor. İstanbul ve Ankara Barolarının geçtiğimiz ay gerçekleşen genel kurullarında genç ve işçi avukatların ekonomik ve sosyal haklarıyla ilgili önergeler barolarda sol bir çizgide bulunan Çağdaş Avukatlar Grubu ve Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar gibi gruplar tarafından sunuldu. Bu önergeler genel kurullardan geçse de baroların uygulamadaki isteksizlikleri, güçlü bir genç ve işçi avukat örgütlenmesi olmaması nedeniyle hayata geçemiyor. İşçi avukatların sorunları hukuk örgütleri tarafından da gündeme getiriliyor.

İşçi avukatlar öncelikle, baroların Avukatlık Kanunu’ndan almış olduğu yetkiyle işçi avukat ve işveren avukat arasındaki ilişkiyi denetlemesini ve işçi avukatların yaşadığı sorunların giderilmesi için yaptırım yetkisini kullanmasını talep ediyor.

Taban ücret uygulaması

İşçi avukatların mücadelesi sonucunda Türkiye Barolar Birliği tarafından 26.12.2015 tarihinde, “Bir avukat yanında, avukatlık ortaklığında veya avukatlık bürosunda ücret karşılığı birlikte çalışma esaslarına ilişkin yönetmelik” yayımlandı. Bu yönetmelikle birlikte avukat maaşlarının, barolar tarafından belirlenecek olan taban ücretten az olmayacağı düzenlendi. Yönetmeliğin yayımlanmasının ardından hem patron avukatların hem de Adalet Bakanlığı’nın yönetmeliğin iptali talebiyle açmış olduğu davayla Danıştay yönetmeliğin iptaline karar verdi.

Şu anda barolar tarafından SGK’li olarak çalışan avukatlara yönelik taban ücret belirleniyor. Belirlenen taban ücret tavsiye niteliğindedir ve uygulamada karşılık bul(a)mamaktır.[3]

Sonuç yerine

Avukatların büyük bir kısmı, yasal mevzuatça korunan en temel haklardan mahrum bir şekilde, işçi olarak çalışmaktadır. Avukatların çalışma şekli, diğer meslek gruplarına göre daha esnek ve belirsiz olduğundan işçi avukatlar, işçi sınıfının güvencesiz ve çalışma rejimlerinin denetimsiz olduğu gruplarından birisini oluşturmaktadır.

Güvencesiz ve ağır çalışma şartlarına rağmen avukatlığın profesyonel bir meslek olması ve toplumsal statüsünün hala yüksek olarak görülmesinin etkisiyle avukatların, işçi olduğuna ilişkin sınıf bilinci çok zayıftır. Bu sebeple meslek örgütü olan barolar, avukatlar için önemli bir noktada durmaktadır. Avukatların sendikalaşmasına yönelik tartışmaların uzun süredir devam etmesine rağmen avukatlar için ücret ve sosyal haklar üzerine mücadele dinamiği, belirgin bir çizgi haline gelememektedir.

Avukatların insanlık dışı çalıştığı bu koşullarda, ücret ve sosyal haklar mücadelesi, yani insanca yaşam mücadelesi önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli örgütlü bir mücadeleye dönüştürmek ve işçi sınıfının diğer bileşenleriyle ortak bir mücadele programında birleştirmek önümüzde duran görevlerimizden biridir.

Dipnotlar:

[1] https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/2020-avukat-sayilari-31122020-81572

[2] https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/tbb-baskani-avukatlarin-yuzde-60i-asgari-ucret-kazanmiyor-81912

[3] 2021 yılı Avukat-İş Sahibi Arasındaki En Az Ücret Çizelgesi’nde ‘’Bir Avukatın Yanında, Avukatlık Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışma Ücreti’’ 4.500 TL olarak düzenlenmiştir. http://www.ankarabarosu.org.tr/bilgibankasi/Asgariucrettarifesi/Tavsiye/2021.pdf