Emekçilerin iş ve ücret güvencelerini sağlamadan, “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin.” gibi gülünç ve pişkince söylemlerle emekçilerin hayatlarını eve sığdırmanız mümkün değildir
Emekçilerin iş ve ücret güvencelerini sağlamadan, “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin.” gibi gülünç ve pişkince söylemlerle emekçilerin hayatlarını eve sığdırmanız mümkün değildir
Coronavirüs salgını ile mücadele etmeye çalıştığımız şu zorlu günlerde, Sağlık Bakanı Twitter üzerinden “Hayat Eve Sığar” kampanyası başlattı. Birçok ünlü isim de bu kampanyaya katıldı ve yurttaşları “Hayat eve sığar” diyerek evden çıkmamaya davet etti.
Peki, işçilerin, emekçilerin hayatları gerçekten eve sığar mı?
Emekçiler, emeklerini patronlarına satarak kendilerinin ve ailelerinin hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. Yine emekçilerin büyük çoğunluğu, emeklerinin karşılığı olarak asgari ücret alıyor. Eğer emekçiler, ücretlerini bir ay dahi alamazsa, aileleriyle birlikte ciddi bir ekonomik sıkıntıya düşüyorlar. Yani işçilerin geçinebilmeleri için çalışmaları ve ücretlerini almaları şart.
İşçiler evden çıkmadıklarında, ya da Sağlık Bakanının deyimiyle “hayatlarını eve sığdırdıklarında” ücretlerini alabilecek ve geçinebilecekler mi?
Bu sorunun cevabı kocaman bir hayır!
Salgın sürecinde, evde kalmak ve yetkililerin belirttiği diğer önlemleri almak elbette önemlidir. Buna karşılık, emekçileri patronları karşısında hiçbir korumaya almadan, onlara evde kalmalarını söylemek oldukça gülünçtür.
Şu süreçte birçok patron, işçilerini ücretsiz izne zorlamakta, birtakım kelime oyunlarıyla hazırladıkları “ücretsiz izne onay” dilekçelerini zorla ya da hileyle işçilere imzalatmaya çalışmakta, virüsü fırsat bilip işçi kıyımı yapmaktadır. İşçiler de patronları ücretli izin vermeye hukuken zorlayamamaktadır. Buna karşı işçilerin koruma beklediği devlet (iktidar) ise şu ana kadar işçilere ilişkin elle tutulur bir koruma tedbiri almamaktadır.
İktidar, şu ana kadar açıkladığı paketlerde, patronlara oldukça cömert ekonomik güvenceler vermektedir. Bunların arasında vergi indirimleri, KOBİ – KOSGEP ödemelerinin ertelenmesi, kira ödemesi ertelemeleri gibi birçok güvence bulunmaktadır.
Buna karşılık emek yaşamına ilişkin olarak; dar gelirli ailelere nakit yardımı dışında herhangi bir tedbir (özellikle işçilerin işlerini koruyacak ve geçinmelerini sağlayacak şekilde) bulunmamaktadır. Emekçilere bir seferlik nakit yardımı ile yeterli korumayı sağlamanız mümkün değildir. Nitekim, virüs sürecinde işçilerin iş güvencesini sağlayacak, bir başka deyişle işlerinden çıkarılmalarını, ücretsiz izne zorlanmalarını engelleyecek önlemler alınmadığı sürece işçilerin evde kalması mümkün değildir.
Bu noktada kısa çalışma ödeneğinin de işçilerin geçimine destek olacağını düşünmüyorum. Nitekim kısa çalışma ödeneğinin tüm süreci ve usulleri tamamlansa dahi işçinin eline geçecek ücret, normal brüt ücretinin %60 olacaktır. Emekçiler tam ücretleri ile bile zor geçinmekte iken, ücretlerinin %60 ile geçinmelerini beklemek gerçekçi değildir.
Dolayısıyla, zaten dar boğazda olan binlerce emekçinin ve ailelerinin, virüs sürecinde patronlarının gazabından korumak için derhal ücretli izne çıkarılmalarının sağlanması, bu süreçte tek geçim kaynağı olan ücretlerinin ve işlerinin güvence altına alınması gerekmektedir. Aksi takdirde, emekçilerin iş ve ücret güvencelerini sağlamadan, “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin.” gibi gülünç ve pişkince söylemlerle emekçilerin hayatlarını eve sığdırmanız mümkün değildir.
Av. Yıldıray Çıvgın