sermayenin kendisini var etmesi için öngörülen ekonomik anlayışı güçlendirme üzerine kurulu yasak kararları ile koronavirüs ile etkin mücadele mümkün olmayıp 18.11.2020 tarihinde İç İşleri Bakanlığının “Koronavirüs Salgını Yeni Tedbiler” başlığı ile yayınladığı genelgenin pandeminin yıkıcı etkilerini azaltma hususunda güncel bir karşılığı bulunmamaktadır.
Sermayenin kendisini var etmesi için öngörülen ekonomik anlayışı güçlendirme üzerine kurulu yasak kararları ile koronavirüs ile etkin mücadele mümkün olmayıp, yeni genelgeler pandeminin yıkıcı etkilerini azaltma noktasında güncel bir karşılığı bulunmamakta.
18.11.2020 tarihinde İç İşleri Bakanalığının “Koronavirüs Salgını Yeni Tedbiler” başlığı ile yayınladığı genelge ile ülke genelinde birçok yasaklama öngörülmüştür.[1] Bu kapsamda genelge; hafta sonları saat 20:00 ile 10:00 arası genel sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, kafe ve barlar kapatılmış, yiyecek içecek servisi yapan restoran statüsünde bulunan işletmelerin sadece “al-götür” şeklinde alışveriş yapılmasını içerisinde barındıran birçok kısıt kararı öngörülmüştür.
Çıkartılan genelge ile her ne kadar koronavirüsün yayılma hızının önüne geçilmek istenilse de ücret karşılığı çalışan işçilerin hakları gözetilmemiş, çalışma yapmaya devam etmelerini engeller herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Ayrıca kapatılan veya yasaklar dolayısıyla küçülmeye gitme ihtimali bulunan işletmelerde çalışan işçilerin ekonomik varlıklarını sürdürmeleri için herhangi bir düzenleme de yapılmamıştır.
FİİLİ ÇALIŞMASI KONTROL ALTINA ALINMAYAN EMEKÇİLER BAKIMINDAN
Belirtmek gerekir ki;
- İlaç, tıbbi cihaz, tıbbi maske ve dezenfektan üretimi, nakliyesi ve satışına ilişkin faaliyetleri yürüten iş yerleri,
- Kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşları, eczaneler, veteriner klinikleri ve hayvan hastaneleri,
- Doğalgaz, elektrik, petrol sektöründe stratejik olarak faaliyet yürüten büyük tesis ve işletmeler
- Yurt içi ve dışı taşımacılık (ihracat/ithalat/transit geçişler dâhil) ve lojistiğini yapan firmalar,
- Oteller ve konaklama yerleri,
- Sağlık hizmetlerinin kapasitesini arttırmaya yönelik acil inşaat, donanım vb. faaliyetleri yürüten işletme/firmalar,
- Hayvan barınakları, hayvan çiftlikleri ve hayvan bakım merkezleri,
- Üretim ve imalat tesisleri,
- Gazete, radyo ve televizyon kuruluşları, gazete basım matbaaları ve gazete dağıtıcıları,
- Valilikler/Kaymakamlıklar tarafından yerleşim merkezleri için her 50.000 nüfusa bir adet ve il sınırları içinden geçen şehirlerarası karayolu ve varsa otoyol üzerinde her 50 km için bir adet olmak üzere belirlenecek sayıda akaryakıt istasyonu ve lastik tamircisi (Bu madde kapsamında açık olacak akaryakıt istasyonları ile lastik tamircileri kura yöntemi ile belirlenecektir),
- Sebze/meyve toptancı halleri kapatılmayacak iş yerleri arasında sayılmıştır.
Bununla birlikte;
- Yukarıda belirtilen “Açık Olacak İş Yeri, İşletme ve Kurumlarda” yönetici, görevli veya çalışanlar,
- Kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmasında görevli olanlar (Özel güvenlik görevlileri dâhil),
- ÖSYM tarafından ilan edilen ve diğer merkezi sınavlara katılacağını belgeleyenler (bu kişilerin yanlarında bulunan eş, kardeş, anne veya babadan bir refakatçi) ile sınav görevlileri,
- Elektrik, su, doğalgaz, telekomünikasyon vb. kesintiye uğramaması gereken iletim ve altyapı sistemlerinin sürdürülmesi ve arızalarının giderilmesinde görevli olanlar,
- Ürün ve/veya malzemelerin nakliyesinde ya da lojistiğinde (kargo dahil), yurt içi ve yurt dışı taşımacılık, depolama ve ilgili faaliyetler kapsamında görevli olanlar,
- Yaşlı bakımevi, huzurevi, rehabilitasyon merkezleri, çocuk evleri vb. sosyal koruma/bakım merkezleri çalışanları,
- Üretim ve imalat tesislerinde çalışanlar,
- Küçükbaş büyükbaş hayvanları otlatanlar, arıcılık faaliyetini yürütenler,
- Servis hizmeti vermek üzere dışarıda olduklarını belgelemek şartı ile teknik servis çalışanları,
- İş yerlerinin kapalı olduğu saatlerde/günlerde sürekli olarak iş yerlerini bekleyenler,
- Belediyelerin toplu taşıma, temizlik, katı atık, su ve kanalizasyon, ilaçlama, itfaiye ve mezarlık hizmetlerini yürütmek üzere hafta sonu çalışacak personel,
- Yurt, pansiyon, şantiye vb. toplu yerlerde kalanların gereksinim duyacağı temel ihtiyaçların karşılanmasında görevli olanlar,
- İş sağlığı ve güvenliği nedeniyle iş yerlerinden ayrılmaları riskli olan çalışanlar (iş yeri hekimi vb.),
- Veteriner hekimler,
- Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi, sulaması, işlenmesi, ilaçlaması, hasatı, pazarlanması ve nakliyesinde çalışanlar,
- Sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan saatler içerisinde evlere paket servis hizmetinde görevli olanlar,
- Şehir içi toplu ulaşım araçlarının (metrobüs, metro, otobüs, dolmuş, taksi vb.) sürücü ve görevlileri.
- Seyircisiz oynanabilecek spor müsabakalarındaki sporcu, yönetici ve diğer görevliler kısıtlamalardan muaf tutulacak çalışanlar arasında sayılmıştır.
Bahse konu genelge ile daha çok insanların sosyalleşeceği işletmelere kısıtlama getirmiş olup bunun dışında büyük bir iş sahasını kapsayan yukarıda ifade edilen işletme, kurum, toplu taşıma araçları ile o yerlerde çalışan emekçilere yönelik koruyucu herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
Bu düzenlemelerden; ekonomik anlamda varlığını sürdürmek isteyen iktidarın, çalışanların sağlığını hiçe saymakta ve stratejik mahiyeti yüksek kurum ve kuruluşlarda çalışan emekçilere riskli çalışmalarından dolayı herhangi bir menfaat temininde de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Belirtmek gerekir ki; gelişen küresel felaket, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de egemen sınıfın benimsediği emekçinin hayatını hiçe sayan politikanın doğrudan sonucudur. Burada pandeminin yayılmaya başladığı ilk dönemlerde “Sürü bağışıklığı” programı ilk kez önerildiğinde, bunun genel olarak insanlık dışı ve pervasız bir politika olduğu ifade edilmiş ise de şu an ülkemizin güncel koşullarının sürü bağışıklığı yaratmaya yönelik politikalarla beslendiği ortadadır. En net haliyle ifade etmek gerekirse; bahse konu yasaklamaları getiren zihniyetin artık COVID-19 pandemisine “hızlandır” şeklinde bakan bir zihniyetten ibaret olduğu tartışılmaz derecede açıktır.
Ülkemizdeki siyasal iktidarın amacı, ücretleri düşürmek, sömürüyü arttırmak, zenginlere aktarılan kaynakları karşılamak üzere sert kemer sıkma önlemleri dayatmaktan ibarettir. “Mali oligarşinin çıkarları ile halkın ezici çoğunluğunun çıkarları arasındaki uçurum, pandemi sırasında borsalardaki artışın devam etmesinde grotesk ifadesini bulmaktadır. Bu, günümüzün savaş vurgunculuğudur.”[2]
18.11.2020 tarihinde İç İşleri Bakanlığının “Koronavirüs Salgını Yeni Tedbiler” başlığı ile yayınladığı genelge yukarıda belirtildiği şekliyle ücret karşılığı çalışan birçok emekçiyi görmezden gelip, salgın koşulları karşısında fizyolojik ve psikolojik olarak sağlıksız bir hayata mahkûm etmektedir.
FİİLİ ÇALIŞMASI KONTROL ALTINA ALINAN EMEKÇİLER BAKIMINDAN
Bahse konu genelge ile birçok işyeri faaliyeti sınırlandırılmış olsa da geçimini o işyerlerinde çalışarak sürdüren emekçilerin ekonomik anlamda varlıklarını sürdürebilmeleri için herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
Bu durum; geçimini sağlayamayan emekçilerin pandemi karşısında oldukça sağlıksız koşullarda yaşamaya mahkum edileceğini, bu kişilerin bakmakla yükümlü oldukları çocuklarının aksayan eğitim koşulları içerisinde yeterli teknik imkana sahip olamayacağından eğitim hakkından gereği gibi faydalanamayacağını, işsiz kalan emekçilerin geçimlerini sağlamak için daha sert sömürü koşullarında ve daha sağlıksız ortamda çalışmaya itileceğini göstermektedir.
Bununla birlikte yukarıda da ifade edildiği üzere, içerisinde birçok yasaklama kararını barındıran genelgenin pandeminin yayılma hızına doğrudan bir engelleme yerine vatandaşların yaşama tarzına müdahale amacını taşıdığı da açıkça ortadadır. Zira, vatandaşların daha çok sosyalleşmek için kullandığı mekanları hedef alan yasak kararları, ekonomik sömürünün en yoğun hissedildiği faaliyet alanlarında herhangi bir tedbiri içeriğinde barındırmaktan yoksundur.
Bu anlamda salgının yayılma hızına yönelik etkili bir karşılığı olmayacak genelge ile siyasi iktidar, her “olağanüstü” dönemde olduğu gibi kendi siyasal varlığını sürdürebilmek için ekonomik sömürü usulünü güncellemiş; siyaseten de kendi çıkarları doğrultusunda yasak kararlarını yürürlüğe koymuştur.
Belirtmek gerekir ki; pandemiye karşı etkili bir mücadele, ekonomik, bilimsel, endüstriyel kaynakların ve bilginin sistematik koordinasyonunu gerektirmektedir. Bu kapsamda; sermayenin kendisini var etmesi için öngörülen ekonomik anlayışı güçlendirme üzerine kurulu yasak kararları ile koronavirüs ile etkin mücadele mümkün olmayıp 18.11.2020 tarihinde İç İşleri Bakanlığının “Koronavirüs Salgını Yeni Tedbiler” başlığı ile yayınladığı genelgenin pandeminin yıkıcı etkilerini azaltma noktasında güncel bir karşılığı bulunmamaktadır.
Av. Mert Ekinci
[1] https://www.icisleri.gov.tr/koronavirus-salgini-yeni-tedbirler