24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü, bu yıl Azerbaycanlı avukatlara ithaf edildi. Azerbaycan ve her yerde özgür savunmayı savunuyoruz.
24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü, bu yıl Azerbaycanlı avukatlara ithaf edildi. Azerbaycan ve her yerde özgür savunmayı savunuyoruz.
Bugün, 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü. Bugün, 1977 yılında İspanya’da, faşist Franco yanlılarınca gerçekleştirilen ve tarihe Atocha Katliamı olarak geçen gündür. Her yıl, bu katliamda öldürülen ve yaralanan avukatlar, Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde anılmaktadır. 24 Ocak 1977’den, günümüze baktığımızda göreceğiz ki, ne avukatların iktidarlar tarafından tehlikedeki konumu azalmış ne de katliamı gerçekleştirenlerin zihniyetleri değişmiş ya da ortadan kalkmıştır. Tehlikedeki Avukatlar Günü her yıl; Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği (AED), Dünyada İnsan Hakları için Avrupalı Avukatlar Birliği (ELDH) ve Avrupa Barosu İnsan Hakları Enstitüsü (İDHAE) tarafından, bir ülkede faaliyet gösteren avukatlara ithaf edilmektedir. İlk olarak 2010 yılında, İranlı avukatlara ithaf edilen bu gün, sonraları Bask Bölgesi, Türkiye, Kolombiya, Filipinler, Çin ve Mısır’da mesleklerini yapmaya çalışan avukatlara adanmıştır. İlk defa 2013 yılında, Türkiye’ye ithaf edilen bu gün, ikinci kez de 2018’de ithaf edilmiştir. Geçmişten bu yana, avukatlık yapan insanlar, çeşitli tehlikeler ve zorluklarla başa çıkmaya çalışmaktadır.
11. Tehlikedeki Avukatlar Günü, Azerbaycanlı avukatlara ithaf edilmiştir. 22 Aralık 2020’de, pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de birçok ilde “Azerbaycanlı Avukatların Korunması İçin Mücadele Çağrısı” yapılmıştır. Bu yıl Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün, Azerbaycan’daki avukatlara ithaf edilme gerekçesi, Azerbaycan hükümetinin mevzuatta yaptığı değişikliklerle ilgilidir. Bu değişikliklerle birlikte, hukuk için mücadele eden ve muhalif olan avukatların, mesleklerini sürdürmelerinin önü kapatılmıştır. Ayrıca, avukatların ruhsatları ellerinden alınmış, birçok avukat disiplin uygulamalarıyla karşı karşıya bırakılmış ve kimi avukatlar hapsedilmiştir. Bu uygulamalar, otoritelerini güçlendirmek isteyen ve bunun sonucunda hak savunuculuğu yürüten avukatlarla karşı karşıya geleceğini bilen iktidarların, malum uygulamalarıdır. Otoriterleşme ve baskı politikalarıyla birlikte, savunmanın denetim altına alınmasına yönelik düzenlemeler, Azerbaycan’da olduğu gibi, ülkemizde de var olan uygulamalardandır.
Ülkemizde de son bir yılda, iktidar tarafından avukatlara karşı sürdürülen saldırılar devam etti. Savunmayı temsil eden avukatlar, geçtiğimiz bir yıl içerisinde de mesleki faaliyetleri nedeniyle polis operasyonlarına maruz kaldılar, tutuklandılar. Bu avukatların ruhsat hakları gasp edildi ve şiddete maruz kaldılar. Hatta, bu avukatların ölümlerine göz yumuldu ve toplum nezdinde hedef gösterildiler. 27 Ağustos 2020’de, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkını savunmaya yönelik mücadelede, meslektaşımız Ebru Timtik’i kaybettik. Hala pek çok meslektaşımız, sadece mesleki faaliyetleri nedeniyle cezaevinde bulunuyor. Duruşma salonlarında, emniyette avukatlara yönelik baskı ve saldırılar devam ediyor.
AKP’nin, tıpkı Azerbaycan örneğinde olduğu gibi, iktidarını ülkenin her kurumunda kurma isteği, “Çoklu Baro” fikrini gündeme getirdi. Çoklu Baro fikrinin iktidar tarafından kurgulanan amacı, mahkemelerin üzerinde kurulan baskının, avukatlar üzerinde de kurulmasıdır. Böylece iktidar, kendi güdümünde oluşturacağı barolar ve “makbul” avukatları sayesinde, kuvvetler ayrılığının tersini yani hepsini kendinde toplamış olacaktı. Hukukun temel prensiplerine, avukatlık mesleğinin özüne ve mevzuata da aykırı olan bu fikre karşı avukatlar, ülkenin dört bir yanından karşı çıkışlarını gösterdi ve “Savunma Susturulamaz” dediler. Mesleklerinin gereklerini yerine getirdikleri için ve savunmanın kendisini savundukları için birçok avukat hakkında soruşturma açıldı.
Tarih boyunca iktidarlar, devleti kullanarak insanları baskı altına almış, insanların haklarına birtakım sınırlamalar getirmiştir. Bu baskı ve sınırlamaları yapan iktidarlara karşı avukatlar; adaletin, vicdanın, hukukun geçerli kılınabilmesi noktasında mücadelesini sürdürmüş ve sürdürmektedir. Avukatlar; savunmayı savundukları için tutuklandıkça, meslekleri ellerinden alındıkça, ölüme mahkum edildikçe ve şiddete maruz bırakıldıkça tehlikede olacaklardır. Burada unutulmaması gereken, iktidarlar tarafından tehlike altında bırakıldıkları sürece avukatların, “Savunma Susmayacak” diyecek olmalarıdır.
toplumsalhukuk