Basın İş Kanunu Nedir Bir medya kuruluşunda çalışan gazetecilerin, tabi oldukları özel bir kanunları vardır: Gazeteciler arasında “212” olarak bili
Basın İş Kanunu Nedir
Bir medya kuruluşunda çalışan gazetecilerin, tabi oldukları özel bir kanunları vardır: Gazeteciler arasında “212” olarak bilinen, 5953 sayılı Basın İş Kanunu. Gazeteciler ile patronları arasındaki iş ilişkisi bu kanuna tabidir ve bir uyuşmazlık durumunda bu kanun hükümleri uygulanmaktadır.
Oldukça eski tarihli olan bu kanunun (1952) birinci maddesi uyarınca, Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışan işçilere “gazeteci” denir ve gazetecileri ile patronları arasında bu kanun hükümleri uygulanır.
Basın İş Kanunu – Madde 1
“Bu Kanun hükümleri Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki “işçi” tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır.
Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir.”
İnternet Medyası Çalışanları da Basın İş Kanununa Tabidir
Bu kanuna ilişkin en önemli sorunlardan biri, internet gazetesi çalışanlarının “gazeteci” olup olmadığı, yani Basın İş Kanunu’na tabi olup olmadığı hususudur. Neredeyse bütün internet gazetesi patronları, Basın İş Kanunu’nda internet siteleri hakkında hüküm bulunmadığı için internet gazetesi çalışanlarının bu kanuna tabi olmadığını ileri sürerek, internet sitesi çalışanlarına bu kanundan doğan haklarını vermemektedir.
Günümüzde birçok yazılı gazete, internet gazeteciliğine geçiş yapmakta ve yazılı basın hayatına son vermektedir. Dolayısıyla bu gazetelerin çalışanları da, internet medyası çalışanları haline gelmektedir. Bu sebeple; fiilen yaptıkları işlerde bir fark olmamasına rağmen, salt Basın İş Kanunu’nda “internet” ifadesi bulunmadığı için bu gazetecileri bu kanuna tabi tutmamak, tamamen işverenlerin lehine olup gazetecilikten doğan hakların içini boşaltmak anlamına gelmektedir.
Her ne kadar işverenler, internet medyası çalışanlarının Basın İş Kanunu’na tabi olmadıklarını dile getirseler de, internet medyası çalışanları da Basın İş Kanunu’na tabidir. Nitekim Yargıtay emsal niteliğindeki bir kararında, “Gazetenin yayınlanması bir başka anlatımla basılıp çoğaltılması gerekirse de günümüzde teknoloji ve iletişimin geldiği nokta itibarıyla, gazetenin nesne olarak basımı ve dağıtımı bir zorunluluk değildir. Gazetenin elektronik ortamda, umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararlanmasına sunulması da mümkündür. Somut olayda davalı işveren, internet ortamında gazetecilik faaliyetlerini yürütmüş ve davacı da iki gazetenin koordinatörlüğünü yapmıştır. Bu itibarla davacının çalıştığı işyeri, 5953 Sayılı Yasa’nın 1. Maddesi’nde sözü edilen “gazete” kavramı kapsamında değerlendirilmelidir.” şeklinde hüküm kurarak, internet medyası çalışanların da gazeteci olduğunu ve Basın İş Kanunu’na tabi olduğunu açıkça dile getirmiştir (9. HD 2014/17945 E. , 2015/30671 K.)
Buna göre, bir gazetecinin Basın İş Kanunu’na tabi olması için, mutlaka yazılı ve basılmış bir gazete ya da dergide çalışmasına gerek bulunmamakta, internet üzerinden yayın yapan gazetelerde de çalışması halinde açıkça bu kanuna tabi olmaktadır.
Basın İş Kanunu’na Tabi Olmak Neden Önemli
Gazetecilerin, kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi noktasında önemli katkıları ve görevleri bulunmaktadır. Elbette bu görevleri sebebiyle gerek işverenler gerek hükûmet tarafından ciddi baskı görmektedirler. Dolayısıyla, gazetecilerin bu görevlerini doğru bir şekilde yerine getirebilmeleri için işverenlerine karşı daha fazla korunmaları gerekmektedir.
Basın İş Kanunu’nda da gazeteciler, diğer işçilere göre işverenlerine karşı daha fazla korunmaktadır. Bunların tamamını burada belirtmek mümkün değil önemli birkaç örnek verebiliriz.
Gazetecilerin iş sözleşmeleri yazılı yapılmalıdır. Bu yazılı sözleşmede, gazetecinin yapacağı işin niteliği, ücretin miktarı ve gazetecinin meslekteki kıdemi belirtilmelidir.
Gazetecilerin ücretleri peşin ödenir. Bilindiği gibi genel olarak özel sektör işçileri ücretlerini peşin almaz, çalıştıkları her ay için bir sonraki ayın başında alırlar. Ancak gazeteciler için bu kural geçerli değildir. Gazeteciler yeni bir işe başladıklarında da ücretlerinin peşin ödenmesi gerekmektedir.
Gazetecilerin ücretleri zamanında ödenmez ise, geciken her gün için ücretinin %5’i oranında gecikme zammı ödenmelidir.
Eğer bir gazeteci, işverenin talimatı ile yazılı sözleşmesinde belirtilen işinin dışında başka bir iş yaparsa, bu işi için ayrıca ücrete hak kazanmaktadır.
Görüldüğü gibi Basın İş Kanunu, gazetecilere diğer işçilere göre birçok hak tanımaktadır. Dolayısıyla internet medyası çalışanlarının da gazeteci sayılması, medya patronlarının “işine gelmemektedir.”
Ancak, günümüzde internet haberciliğinin giderek yaygınlaşması karşısında, internet gazetecilerinin Basın İş Kanunu’na tabi tutulmaması, zaten üzerlerinde var olan baskıyı daha artıracak ve gazetecilerin kamuoyunu doğru bilgilendirme görevlerini yerine getirmelerini ciddi anlamda zorlaştıracaktır.
Bu sebeple internet medyası çalışanlarının Basın İş Kanunu’na tabi olması oldukça önemlidir.
Ne Yapmalı
Kanuna ve Yargıtay’ın emsal kararlarına rağmen, birçok internet medyası işverenleri, çalışanlarını gazeteci statüsünde çalıştırmamaktadır. Burada gazetecilerin öncelikle işverenleri ile görüşerek bu durumun düzeltilmesini talep etmesi, bu sorunun düzeltilmesi için birlik olmaları gerekmektedir. Yine düzeltilmemesi halinde, gazeteciler iş mahkemelerinde haklarını aramaktan çekinmemelidir.
Gazeteciler bu hakları, siyasilerin ya da patronlarının lütfetmesi sonucu kazanmamışlardır. Tıpkı diğer işçilik kazanımları gibi gazeteciler de bu hakları kazanabilmek için ciddi bedel ödemek zorunda kalmıştır. Ayrıca, kamuoyunu doğru bilgilendirme görevi bulunan gazetecilerin bu haklarının ihlal edilmesi sadece gazetecileri değil, doğru bilgi alma hakkı bulunan kamuoyunu da olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu nedenle gazetecilerin hakları koruması, kanımca ayrıca olan için bir görevdir.
Dayanışma ile.
Av. Yıldıray Çıvgın