10 Ekim Ankara Katliamı’nın 4. duruşmasının ikinci celsesi Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Adliye binasına ve duruşma salonuna kimlik kontrolü ile girişler yapıldı
10 Ekim Ankara Katliamı’nın 4. duruşmasının ikinci celsesi Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Adliye binasına ve duruşma salonuna kimlik kontrolü ile girişler yapıldı
10 Ekim Ankara Katliamı’nın 4. duruşması, ikinci celsesiyle devam ediyor. Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada dün (10 Temmuz) sanık Resul Demir avukatlara su şişesi fırlatarak tehdit etmişti.
Duruşmanın bugün (11 Temmuz) görülen celsesinde adliye binasına ve mahkeme salonuna girişler kimlik kontrolü ile yapıldı. Salon girişlerinde kimlik kontrolü yapılırken, salona sadece türkiye cumhuriyeti kimlik kartı olanlar alındı, yurt dışından gelen temsilci ve avukatlar salona alınmadı. Ayrıca ailelerin ellerinde bulunan pet şişelerin ise kapakları toplandı. Kimlik kontrolü ile salona giriş yapılmasına tepki gösteren avukatlar ile polisler arasında gerginlik yaşandı. Mağdur aileleri yaşanan gerginliğe tepki gösterince sanıklar arkalarını dönerek ailelere sözlü saldırıda bulundu. Mağdur ailelerinin salonu sakinleştirmesiyle gerginlik kısa sürede giderildi. Kimlik tespiti yapılmasının ardından duruşma başladı. Duruşmayı bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka ve CHP’li İlhan Cihaner de izledi.
“Bu ülkede katliamların asıl sorumluları kimse onları bulmalıyız”
Müşteki avukatlarından Özcan Karakoç, dün görülen duruşmada ailelerin giydikleri tişörtlere bugün de avukatların salona girmesine müdahale eden polislerin tavrını eleştirerek beyanına başladı. Karakoç beyanında şunları söyledi:
10 Ekim’de yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının olduğu tişörtler polisleri neden rahatsız ediyor? Polis olduğunu iddia eden biri, bir kadın meslektaşımıza bağırdı, karşısındakinin bir kadın olduğunu, evliyse kendisinin bir eşi olduğunu unuttu. Uyarıyorum, herkes haddini bilsin. O memur buradaysa o da haddini bilsin. Bizim varlığımız bir kısım memurları, sanıkları rahatsız ediyorsa, bu dava Fizan’a da gitse biz takip edeceğiz. Türkiye’nin en büyük katliamı davasında polisler de yetkisini kullanacak ama yetkisini aşmayacak. Yargılama şeklini değiştiremezsiniz.
Sanıkların hepsinin telefonunda yüzlerce IŞİD marşı var, kolluk tespit tutanakları örgüt üyeliği şartı olduğunu söylüyor. Birbirlerini tanımadıklarını iddia eden sanıklar aynı şirketlerde sigortalı çalışan olarak görülüyor. 7 Haziran öncesi HDP Mersin binasına bomba gönderildi. Onu sorgulamış olsaydık 5 Haziran Diyarbakır olmayacaktı. Onu dikkate alsaydık, Suruç olmazdı, onu dikkate alsaydık, etkin soruşturma yürütülseydi 10 Ekim olmayacaktı. O etkin soruşturulsaydı Antep düğün patlaması olmayacaktı. 56 kişi öldü, 40’ı çocuk. Biz bunu sıradan bir haber olarak okuyamıyoruz. Bu dosyaya gelen bağlantılı dosyaların tamamında bu sanıkların örgütteki rollerine ilişkin önemli belgeler var. Tutuklu sanıklar burada rahatça aileleri ve avukatları tehdit etme cürreti gösterebiliyor. IŞİD üyeliğinden cesaret alıyorlar.
Dün mahkemede bir tanık vardı. Sanıklardan bazıları ayağa kalkmadılar. Kalkmayı reddettiler. Sanıklar dedi ki, ‘Tanımıyoruz, inancımız gereği kalkmıyoruz.’ Tanımadıkları ne? Ülkenin anayasal düzeni. O inanç, IŞİD dışındaki kimsenin Müslüman olmadığı. Ve o IŞİD Müslümanlık iradesi herkesi patlatabilir. Geçen duruşmada, bir sanık lanet okudu ve bir sanık avukatı bunu savundu. Dedi ki, Kuran’da yeri var. Bu şer-i hukuk mudur? Bir sanık, susturun şunları, yoksa biz susturacağız diye tehdit etti aileleri.Bunların hepsi, katliam esnasındaki cesaretleri değil sadece. Hala cesurlar, hala IŞİD’liler. IŞİD’e bağlılıklarını da sergilediler. Doğrudan soru sorma hakkımızı kullandık. İlk birkaç tanesi sorularımızı cevapladılar. Sonra bir örgüt tavrı aldılar. Hiçbir sorunuza cevap vermiyoruz dediler. Bir sürü somut delil geliyor dosyaya. IŞİD’in eğitim kitapçıklarında anlatıldığı gibi davranıyor sanıklar. Biz o kitapçıkları okuduk ve aynen öyle davranıyorlar. Geçen Hatice Akaltın ifade verirken Metin Akaltın geldi ve cevap verme dedi. Biz bunu da gördük. Biz hala delil tartışması yaşıyoruz. Elbette tüm deliller toplandığında, suç vasfı değişecek. Bir kısım tanıklar katliam sorumluluğu bakımından tutuklu şu an, bir kısım tanıklara sadece örgüt üyeliğinden açmış savcı davayı, ama değişecektir bu da. Hukuka aykırı eylemi gerçekleştiren, azmettiren, yardım eden için ayrı cezalar var ama başka bağlantılar da var. Bir kısmı örgüt üyesi değil, ama katliama yardım edenler de var. Adalet yürüyüşü esnasında DAEŞ’in Kayseri’deki bir hücresinin eylem yapacağı ihbarı alındı ve emniyet engelledi. Bir kısım sanıkların bırakılması söz konusu olamaz, çünkü IŞİD eylemlerine devam ediyor. Sonuç olarak; neden bunları aktardım. Önümüzdeki maddi vaka dosyası çok net aslında. Klasör sayısı arttı, raporlar geldikçe daha da artacak.
Biz bunların hepsini katliam sorumluluğu açısından incelemek zorundayız. Bizim yüreğimiz, canımız yandı, bu tekrar olmasın diye buradayız. 10 Ekim’de bu yüzden binlerce insan savaşa hayır, barış hemen şimdi dedi. Daha önceki soruşturma dosyalarını gördük. IŞİD üyesi, bombayla yakalanıyor, görüntüleri var, mahkeme tahliye ediyor. 8 ay sonra gidip bir yeri patlatıyor. Neden tahliye ettiler? Bu ülkede katliamların asıl sorumluları kimse onları bulmalıyız. Bu sanıkların üstlerine atılan suç vasfı değişiyor.
Müşteki avukatların beyanlarının tamamlanmasından sonra sanık müdafileri, tutuklu katliam sanıkları için tahliye talep ettiler. Sanık avukatların tahliye taleplerinden sonra duruşmaya ara verildi. Verilen aranın ardından duruşmaya katliam sanıklarının beyanıyla devam edildi.
“Tutanakta görülen kişi kesinlikle eşim değil”
Gazinantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen maktul Halil İbrahim Durgun’a ait ölü muayene tespit tutanağı ve fotoğrafları sanık Esin Altuntuğ’a gösterildi. Esin Altuntuğ, bundan önceki duruşma beyanlarında “Halil’in teşhisini ben yaptım, sadece çenesi kaymıştı. Vücut bütünlüğü vardı.”demişti. Bugün gösterilen otopsi fotoğraflarına “Tutanakta görülen kişi kesinlikle eşim değil” diyerek katliam planlayıcısı Halil İbrahim Durgun’a dair şüpheleri arttırmaya devam etti.
Tüm sanıkların tutukluluklarının devamına karar
Katliam sanıklarının beyanlarının ardından savcı mütalaasını sundu. Sanıkların kaçacaklarına dair şüphe bulunması, uygulanan tedbirin orantılı oluşu, adli kontrol tedbirinin bu aşamada yetersiz kalacağı nazara alınarak tahliye taleplerinin reddine ve sanıkların tutukluluklarının devamına karar verildi. 10 Ekim davasının 5. tur duruşma tarihleri olarak 25-26 Eylül 2017 tarihi belirlendi.
10 Ekim Katliamı Davası’nın dördüncü grup duruşmalarını gün gün okumak için:
10 Ekim Davası’nın 4. grup duruşmasında ilk gün: Sanıklar ailelere ve avukatlara saldırmaya çalıştı
10 Ekim Katliamı Davası’nın üçüncü grup duruşmalarını gün gün okumak için:
10 Ekim Davası’nın 3. grup duruşmasının ilk günü tamamlandı
10 Ekim Davası’nın 3. grup duruşmasında ikinci gün tamamlandı
10 Ekim Katliamı Davası’nın ikinci grup duruşmalarını gün gün okumak için:
10 Ekim Davası’nın ikinci duruşması: IŞİD’li Halil İbrahim Durgun’un eşi tutuklandı
10 Ekim Davası’nın ikinci grup duruşmalarında ikinci gün: 16 ay sonra ilk defa aileler söz aldı
10 Ekim Davası’nın ikinci grup duruşmalarında dördüncü gün: aileler yargılamaya devam ediyor
10 Ekim Davası’nın ikinci grup duruşması tamamlandı bir sonraki duruşma mayısta
10 Ekim Katliamı Davası’nın birinci grup duruşmalarını gün gün okumak için:
#10EkimKatliamıDavası ‘nda 4. gün: tutuksuz sanık Suphi Alpfidan tutuklandı
toplumsalhukuk