Adalet Bakanlığı son süreçte hakkında kovuşturma olan hukukçuların ruhsat talebini onaylamıyor, TBB ise Adalet Bakanlığı kararı karşısında direnmiyor. Son olarak Barış Barışık'ın ruhsat talebi Bakanlık tarafından onaylanmadı. Barış Barışık Türkiye Barolar Birliğini Bakanlığının hukuksuzluğunun karşısında direnmeye çağırdı.
Adalet Bakanlığı son süreçte hakkında kovuşturma olan hukukçuların ruhsat talebini onaylamıyor, TBB ise Adalet Bakanlığı kararı karşısında direnmiyor. Son olarak Barış Barışık’ın ruhsat talebi bakanlık tarafından onaylanmadı. Türkiye Barolar Birliğinin Adalet Bakanlığının kararı üzerine önümüzdeki hafta bir karar verecek. Barış Barışık Türkiye Barolar Birliğini Adalet Bakanlığının hukuksuzluğunun karşısında direnmeye çağırdı:
DAYANIŞMA ÇAĞRISIDIR
Merhaba, Ben Barış Barışık. Bu metni 1 Mart tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından avukatlık ruhsat talebimin onaylanmadığını öğrenmem üzerine kaleme alıyorum.
Hayatım boyunca hak savunuculuğu yapmak istemem ve buna en uygun mesleğin avukatlık olduğunu düşünmem sebebiyle 2011 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumaya başladım. Üniversiteli aydın kimliğinin sorumluluğu ve bilinciyle hareket ederek, okuduğum yıl boyunca siyasal, kültürel ve sosyal alanlarda çalışmalarda bulundum. 2017 yılında üniversiteden mezun olup 2018 yılında Ankara Barosu’nda stajımı tamamladım.
Üniversite yıllarımda;
Hopa eylemlerinde tutuklanan öğrencilerin ve diğer tüm tutuklu öğrencilerin serbest kalması için yapılan eylem ve etkinliklere katıldım. ODTÜ’yü binlerce kişilik polis ordusuyla işgal edenlere karşı demokratik ve özgür üniversiteleri savundum, bu eylemler sırasında yaralandım… Üniversiteleri tarikatlara açan ve onları destekleyenlere karşı mücadele ettim. Emperyalistlerle iş birliği yapanlara karşı tam bağımsız Türkiye’yi savundum. ‘Okumuş İnsan Halkın Yanındadır’ kampanyasına katılarak yoksul mahallelerde çocuklara dersler verdim. Bu kapsamda Soma’da hayatını kaybeden madenciler için harekete geçtim ve iki ay bölgede kalarak madenci ailelerin çocuklarıyla da çalışmalar yaptım. Suriye’deki savaş politikalarına karşı çıktım. Üniversitelerde uygulanan piyasacı politikalara karşı mücadele ettim. Doğayı ve yaşam alanlarımızın talan edilmesine sebep olan rant politikalarına karşı mücadele ettim. Gezi Parkı eylemlerine destek vererek demokrasiyi ve özgürlükleri savundum. IŞİD’in Charlie Hebdo saldırısına karşı Çharlie Hebdo Dergisi’yle dayanışmada bulundum. 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı’na karşı üniversitedeki boykotlara katıldım. Barış talebini içeren metne imza attıkları gerekçesiyle ihraç edilen akademisyenlerle dayanışma eylemlerinde yer aldım. Bunun gibi toplumsal fayda gördüğüm iş ve eylemlerde bulundum. Bu çalışmalarım neticesinde hakkımda birçok dava ve soruşturma açıldı.
Sebebi şu anda açıklanmasa da ruhsatımın, hakkımda açılan davalar sebebiyle Adalet Bakanlığı tarafından geri gönderildiğini biliyorum. Bu durum Avukatlık Kanunu m. 5/3’teki “avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir” düzenlemesine dayanmakta olup, muhalif hukukçulara masumiyet karinesine aykırı olarak uygulanmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın vermiş olduğu geri gönderme kararlarına son zamanlarda TBB direnmeme yönünde kararlar vermektedir.
Şu anki tek adam rejimi, toplumu itaat edenler ve itaat etmeyenler olarak bölerek, devletin bütün kurumlarını ve özellikle yargıyı kendisine itaat edecek şekilde konumlandırmak istemektedir. İktidar, yargının üç sacayağından biri olan savunmayı yok etmek için kendine itaat eden avukatlar yaratmaya çalışmaktadır. Ülkemizde avukatlar, mesleki faaliyetlerinden ötürü gözaltına alınmakta, şiddete maruz kalmakta ve hatta tutuklanmaktadır. Her şeye rağmen avukatlar, siyasi iktidara boyun eğmeyerek insan haklarının ve hukukun üstünlüğü ilkesinin yanında taraf olmaktadır.
Adalet Bakanlığı’nın, ben ve benim gibi olan hukukçulara ruhsat vermemesini bu durumdan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Şimdi, bu uygulamalara hep birlikte karşı çıkmalı ve direnmeliyiz. Bakanlığın bu tutumlarına karşı durulmadığı takdirde şu an avukatlık yapanların bile ruhsatları zamanla tehlikeye girecektir.
Özellikle yargının üç sacayağından biri olan savunmaya karşı yani avukatlara yönelik yapılan bu saldırıları kabul etmeyerek, meslek örgütüm Türkiye Barolar Birliği, bakanlığın kararına karşı yanımda olmalı ve direnmelidir.
Meslek örgütümü ve meslektaşlarımı mücadeleye ve dayanışmaya davet ediyorum.
Barış Barışık
https://twitter.com/toplumsal_hukuk/status/1102183418337681411