işçilerin bizzat kendilerinin ölümlere dur demesi, bu ölümlerin hesabını sorması gerekmektedir. Bizlere düşen ise emekçilerin mücadelesini yükseltmek ve onların yanında olmaktır.
İşçilerin bizzat kendilerinin ölümlere dur demesi, bu ölümlerin hesabını sorması gerekmektedir. Bizlere düşen ise emekçilerin mücadelesini yükseltmek ve onların yanında olmaktır.
13 Kasım 2020’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) tarafından, koronavirüs salgınının 8. ayına ilişkin rapor yayımlandı.
Rapora göre salgın başladığından bu yana en az 368 işçi covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden işçilerin “faal” çalışan olduğu, bir başka deyişle salgına rağmen çalışmak zorunda kalanlar olduğu bildirildi.
İşçi ölümleri içinde en çok ölümün gerçekleştiği iş kolları ise şu şekilde sıralandı: 141 sağlık işçisi, 90 ticaret/büro/eğitim/sinema işçisi, 25 belediye işçisi, 20 tekstil/deri işçisi, 17 güvenlik işçisi, 15 metal işçisi, 14 taşımacılık işçisi, 10 konaklama işçisi.
Ölen işçilerden 25’inin kadın, 343’ünün erkek olduğu belirtildi.
Ölen işçilerin yaş ortalamasının 51 olduğu ve yine birçoğunun kronik rahatsızlığı olduğu belirtildi.
Aylara göre ölümlere baktığımızda Mart ayının son yirmi gününde 14 işçi, Nisan ayında 104 işçi, Mayıs ayında 29 işçi, Haziran ayında 13 işçi, Temmuz ayında 16 işçi, Ağustos ayında 57 işçi, Eylül ayında 51 işçi, Ekim ayında 51 işçi ve Kasım ayının ilk on gününde 33 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
Özellikle ay bazında tespit edilen ölümlere bakıldığında, iktidarın önerdiği “önlemlerin” işçiler için bir anlamının olmadığı görülmektedir. Nitekim ay bazında, özellikle yazın sonundan itibaren işçi ölümleri sürekli artmıştır.
İktidar bu işçileri hiçbir şekilde korumayıp, işyerlerini denetlemeyip, salgın sürecinde adeta açlıkla tehdit edilen işçilerden “bireysel çabalarıyla” önlem almaları istenmiştir. İşçiler bunca tehlikeye rağmen çalışmaya zorlanmış, iktidarın ve sermayenin kârından zerre kadar “tasarruf” yapılmamıştır.
Hal böyle iken, işçilerin kendilerinden başka destekçisi olmadığı açıktır. Dolayısıyla işçilerin bizzat kendilerinin ölümlere dur demesi, bu ölümlerin hesabını sorması gerekmektedir. Bizlere düşen ise emekçilerin mücadeleysini yükseltmek ve onların yanında olmaktır.
Meclisin bu konuda talepleri de mevcuttur.
• Covid-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer işkollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanınmalıdır.
• İşyerlerinde başta üretim alanları olmak üzere ulaşım, beslenme, barınma gibi tüm alanlarda İSİG önlemleri alınmalıdır.
• Kronik hastalığı olan ve belli bir yaşın üzerindeki işçiler bu süreçte idari-ücretli izne çıkarılmalıdır.
• İşten atmalar yasaklanmalı ve 1168 TL değil tam ücret ödenmelidir.
• Çalışma saatleri, ücretlerde kesintiye gitmeden azaltılmalı, 4-6 saat olarak düzenlenmelidir.
• İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmalı, vakaların arttığı işyerlerinde üretime ara verilmelidir.
• Evden çalışan işçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli ve iş için yaptıkları harcamalar karşılanmalıdır.
Meclisin bu taleplerine katıldığımı belirtirim. Ayrıca bu taleplerin tüm emekçiler tarafından yüksek sesle dile getirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple tüm emekçileri seslerini yükseltmeye, birlikte mücadele etmeye ve dayanışmaya çağırıyorum.
Av. Yıldıray Çıvgın