Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının yargılandığı dava Silivri’de görülüyor. Jandarmanın İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel’e yumruk atmasıyla başlayan duruşma, tanıkların yalan söylediği ortaya çıkınca mahkeme heyetinin avukatların soru sormasını engellemesiyle devam etti
Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının yargılandığı dava Silivri’de görülüyor. Jandarmanın İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel’e yumruk atmasıyla başlayan duruşma, tanıkların yalan söylediği ortaya çıkınca mahkeme heyetinin avukatların soru sormasını engellemesiyle devam etti
Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının yargılandığı bugün Silivri’de görülüyor. Duruşma öncesinde İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel’in tutuklu avukatlara selam verdiği sırada bir jandarma Yücel’i itti. Çıkan kargaşa sırasında jandarma Yücel’e yumruk attı. Bunun üzerine salonda avukatlar ve jandarma karşı karşıya geldi. Araya rütbeli jandarmaların girdi. Yücel’e yumruk atan jandarma salondan kaçarken, avukatların saldırgan jandarmanın kimliğinin tespitine ilişkin talepleri mahkeme tarafından dinlenmedi.
Tutuklu HHB avukatlarının savunmanlarından Avukat Mehmet Durakoğlu söz alarak “Bu dosya sizin için ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama meslektaşlarımızın önce tahliye edilip sonrasında 10 saat geçmeden Ceza Muhakemesi Kanun’da (CMK) dahi yeri olmayan bir gerekçeyle tekrar tutuklanmaları açık biçimde hukuksuzluk içeriyor” dedi.
Yücel, mahkeme başkanının savunmanlara müdahale etmesine de değinerek “Jandarmalar bizim üzerimize yürüdüğünde salondaydınız, az önce yükselttiğiniz sesinizi jandarmalara yükseltme cesareti gösteremediniz” diyerek sözlerine başladı. Yücel şunları söyledi:
Bizim üç hakimin verdikleri tahliye kararından 10 saat sonra fikirlerini tam tersi yönde değiştirmesi “hayatın olağan akışına” elbette uygun değildir. Heyet değiştirildi ve heyetiniz tekrar gözaltına alınanları savunmak için gelen meslektaşları salondan attı. Bugün ben darp edilirken salondan dışarı çıktınız. Avukat meslektaşlarımızın avukat sıralarına oturmalarını güvenlik gerekçesiyle engellediniz. Bunlar bize bu yargılamanın bağımsız, tarafsız olduğu konusundaki şüphelerimizi arttırmaktadır.
“İtirazlarımızı gürültü değildir”
Mahkeme, SEGBİS ile tanık Berk Ercan’ı dinleyeceğini söyledi ve avukatların SEGBİS’le tanık dinlenmesine yönelik itirazları reddedildi. Tanık can güvenliği olmadığını yüzünün gösterilmemesini istedi, mahkeme ise avukatlara söz vermeden tanığın yüzünün gösterilmemesine karar verdi. Bunun üzerine avukatlar, avukatsız yargılama yapıldığına ilişkin mahkemeyi eleştirdi. Mahkeme başkanı “Salondan birtakım gürültülerin geldiği”ni tutanağa geçirince avukatlar “İtirazlarımız gürültü” değildir, diyerek tepki gösterdi. Mahkemeye yönelik itirazlar üzerine mahkeme başkanı Yücel’e söz verdi. Yücel, avukatsız yargılama yapılmaya çalışıldığını, mahkemeye avukatları yok sayamayacağını ve karar itirazları olduğunu söyledi.
Avukat Bahri Belen, SEGBİS’le dinlenecek olan kişinin Berk Ercan olmadığını ve can güvenliğinin tehlikede olduğuna dair dosyada hiçbir veri olmadığını söyeldi. Mahkeme itirazların reddine karar vererek tanığı dinlemeye başladı.
Tanık Ercan “Halkın Hukuk Bürosu’nun müvekkillerinin çoğunluğunun DHKP-C’den yargılanması sizce tesadüf mü bence değil” diyerek avukatlığı temsil ettiği müvekkil çevresi ile özleştirdi. Ercan, ismini bildiği avukatların isimlerini saymaya başladı. Ercan, saydığı isimlerin örgütsel hangi bağ ve bağlantıyı kurduğu sorusuna ise cevap veremedi.
Tanık, avukatları avukatlık faaliyeti yapmakla suçladı
Ercan, Avukat Engin Gökoğlu’nun örgüt üyesi olduğunu ileri sürerek “Bir gün biz gözaltına alınmıştık. Engin bize polislerle görüştüğünü serbest bırakılacağımız, üst aramamızı yaptırmazsak hemen bırakılacağımızı söyledi. Biz de aratmadık ve polisler üzerimizi aramadı. Direkt serbest bırakıldık” dedi. Ercan, Avukat Didem Ünsal’ın bir gözaltı sonrası kendisine işkenceye uğrayıp uğramadığını sorduğunu, Avukat Ayşegül Çağatay ile Mahir Çayan anmasına katıldığını, bu nedenle de bu kişilerin örgüt üyesi olduğunu düşündüğünü söyledi. Avukatları hakkında avukatlık faaliyeti haricinden hiçbir bilgi veremeyen Ercan’ın sorgusu tamamlandı.
Ercan’ın ardından kadın gizli tanığın ifadesine geçildi. Gizli tanık, ifade verirken kendisi ile görüşe gelen avukatın ismini hatırlamadığını söyledi. Mahkeme başkanı “Şükriye Erden mi?” diye sorunca “Evet” dedi. Mahkeme, tanığa “Ben diğer sanık avukatların isimlerini okuyayım sen hatırlayıp hatırlamadığını söyle” dedi. Avukatlar bunun üzerine “Siz tanığa hatırlamadığı isimleri hatırlatamazsınız” diyerek tepki gösterince mahkeme, isimleri okumaktan vazgeçti. Tanığa, avukatların isimlerini sordu, tanık ise “Hatırlamıyorum efendim, Şükriye’yi de sizin sayenizde hatırladım” dedi.
Mahkeme, avukatları dışarı atmakla tehdit etti
Avukat Bahattin Özdemir, tanığa sorularını sormaya başladı. Tanık, Özdemir’e “Ben sizin sorularınıza cevap vermek istemiyorum. Siz örgütün avukatısınız” yanıtını verdi. Bunun üzerine salondaki avukatlar tanığa tepki gösterdi ve mahkeme başkanından sanığın uyarılmasını istedi. Mahkeme başkanı ise sanığı uyaramayacağını söyleyerek sorulara devam edilmesini istedi. İtirazların yükselmesi üzerine mahkeme başkanı duruşmanın huzur ve disiplinine uymak için avukatları son kez uyardığını söyledi. Mahkeme ile devam eden tartışma sırasında hakim avukatları duruşmadan atmakla tehdit etti. Salondaki gerginliğin ardından ikinci gizli tanığın ifadesi tamamlandı.
Üçüncü gizli tanık ise avukatların isimleri sorulduğunda “Hatırlamıyorum ancak hatırlatırsanız hatırlarım” dedi. Mahkeme, tanığın Emniyet ifadesini okurken tanık onayladı ve araya girerek “İfademi hatırlatınca hatırladım” diyerek cezaevine gelen avukatın kendisine kamu malına zarar vermesi talimatı verdiğini iddia etti. Mahkeme, avukatın ismini sorduğunda ise gelenin ismini hatırlamadığını söyledi.
Tanık dosyada olmayan ismi tanıdığını söyledi
Avukat Bahattin Özdemir, tanığa isimler sayarak tanıyıp tanımadığını sordu. Tanık tüm isimleri tanıdığını ileri sürdü. Özdemir, “Ahmet Cemil”i tanıyıp tanımadığını sorduğunda tanık yine tanıdığını söyledi. Özdemir, “Nereden tanıyorsun, ismi ben uydurdum hiçbir ifadende böyle bir isim geçmiyor” dedi. Bunun üzerine salonda kahkaha sesleri yükselirken mahkeme başkanı araya girerek sorunun dosyanın durumu açısından faydası olamayacağı gerekçesiyle sorulmasının heyet kararı ile reddine karar verdi.
Avukat Kemal Aytaç söz alarak “Başkan yüzümüze baka baka bizimle dalga geçiyorsunuz. Tek başınıza karar aldınız, heyet kararı diyorsunuz. Kime sordunuz da heyet kararı diyorsunuz?” dedi. Mahkeme başkanı, Aytaç’a yanıt vermeden “Evet başka sorusu olan?” diye sordu. Özdemir “Sorum var” diyerek sorusunu sormaya başladığı sırada mahkeme başkanı araya girerek Özdemir’in söz almadan konuştuğu gerekçesiyle oy birliği ile duruşmadan çıkarılmasına karar verdi.
Kararın alkışlarla protesto edilmesi üzerine mahkeme, izleyici sırasında bulunan avukatlar dahil salonda bulunan tüm avukatların dışarı çıkarılmasına karar verdi. Avukatlar bu karara da alkışlarla tepki gösterdi. Verilen aranın ardından söz alan Avukat Bahri Belen usule ilişkin beyanda bulunarak mahkemeyi, CMK’ye aykırı bir şekilde duruşma yürütülmesi ve avukatları yok sayan tutumları konusunda uyararak salonu terk etme kararı aldıklarını açıkladı. Avukatlar dışarı çıkarken mahkeme heyeti, duruşmanın yarın 10.00’a ertelendiğini açıkladığı sırada tutuklu avukatlar da mahkeme heyetini alkışlarla protesto etti. Tutuklu HHB avukatlarından Selçuk Kozağaçlı salondan çıkarılırken “Kaldığımız yerden devam” demesi üzerine, Kozağaçlı’nın duruşmadan çıkarılması kararlaştırıldı. Mahkeme ayrıca avukatlara vekaletnamelerini veya yetki belgelerini sunmak üzere bir hafta süre verilmesini aksi halde UYAP’a kaydedilmemelerini, duruşmanın seyircisiz kapalı oturum olarak yapılmasını ve her bir sanık için 3 avukat kısıtı getirilmesini kararlaştırdı. Son olarak sabah ismi bildirilen 60 avukatın haricindeki avukatların nizamiyeden içeri alınmamasına da karar verildi.
toplumsalhukuk/ Sendika.Org