Ayrımcılığa, Nefret Söylemine Karşı Eşitlik Mücadelesini Büyüteceğiz

Ayrımcılığa, Nefret Söylemine Karşı Eşitlik Mücadelesini Büyüteceğiz

Ayrımcılığa, nefret söylemine karşı eşitlik mücadelesini büyüteceğiz. İktidarın yargı tacizine karşı Ankara Barosu’nun yanındayız!

Ayrımcılığa, nefret söylemine karşı eşitlik mücadelesini büyüteceğiz. İktidarın yargı tacizine karşı Ankara Barosu’nun yanındayız

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş 24 Nisan 2020 tarihinde gerçekleştirilen Cuma hutbesi sırasında:

“Ey insanlar. İslam, zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti. Yılda yüz binlerce insan gayrimeşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

Türkiye’de dinsel ayrımcılığın ve gericiliğin kurumsallaşmış hali olan Diyanet İşleri Başkanının söylemleri tanıdıktır. LGBTİQ+ yurttaşlara karşı benzer söylemler, sistematik olarak siyasi iktidar temsilcileri ve destekçileri tarafından dile getirilmesine rağmen iktidar güdümündeki mevcut hukuk düzeni tarafından korunmaktadır.

Ankara Barosu Başkanlığı tarafından 26 Nisan 2020 tarihinde yapılan açıklama ile Diyanet İşleri Başkanı’nın ayrımcı sözleri eleştirilmiştir. Bunun üzerine Ankara Barosu, Türkiye Barolar Birliği Başkanının yakın dostu Adalet Bakanı’nın ve çok sayıda kamu görevlisinin içinde olduğu devlet görevlileri tarafından sosyal medyada başlatılan kampanya ile hedef gösterilmiş ve akabinde de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ankara Barosu yöneticileri hakkında soruşturma başlatıldığı açıklanmıştır. Son olarak Tayyip Erdoğan “Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan saldırıdır” deyip laiklik ilkesine sahip çıkanlara yönelik saldırıları, ayrımcılığı ve nefret söylemini sahiplenmiştir.

Sosyal medyada siyasal iktidarın maaşlı trolleriyle el ele saldırı kampanyası yürütenlerin ve yargı organlarının dikkate aldığı ilkeler ne ifade özgürlüğü ne de eşitlik ilkesidir. Halkın bir kesimine yönelik açıkça aşağılayıcı ve ayrımcı söz ve eylemler hakkında etkili hiçbir soruşturma ve kovuşturma yürütmeyen yargı organlarının, iktidarı eleştiren her türlü söz ve eylemi suç konusu yaptığı herkesçe bilinmektedir. Asıl suçu, ayrımcılık yapan Diyanet İşleri Başkanı işlemiştir ve ayrımcılığa, nefret söylemine karşı mücadele etmek ve insan haklarını savunmak, her yurttaşın olduğu gibi avukatların ve Baroların hakkı ve görevidir.

Ayrımcılığa, nefret söylemine karşı eşitlik mücadelesini büyüteceğiz. İktidarın yargı tacizine karşı Ankara Barosu’nun yanındayız!

toplumsalhukuk