Av. Yaprak Türkmen ile röportaj: “Suçlamaları biz de basından öğreniyoruz” (bianet)

Av. Yaprak Türkmen ile röportaj: “Suçlamaları biz de basından öğreniyoruz” (bianet)

Avukat Yaprak Türkmen, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutuklanan avukatlarının hapishanede yaşadığı hak ihlallerini anlattı

Avukat Yaprak Türkmen, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanan avukatlarının hapishanede yaşadığı hak ihlallerini anlattı

Avukat Yaprak Türkmen, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanan avukatlarının hapishanedeki ihlallerle ilgili dilekçelerinin işleme konmadığını, kendilerinin usule dair dilekçelerine bile savcılıkça yanıt verilmediğini, suçlamaları ise iktidara yakın basından öğrendiklerini açıkladı.

İstanbul’da tutuklandıktan sonra yedi ayrı kentteki hapishanelere sevk edilen 14 avukatın durumuyla ilgili bianet’e konuşan avukat Yaprak Türkmen, avukatların hem hapishanede hem de savcılık makamında çeşitli hak ihlallerine maruz kaldığını, buna karşı verilen itiraz dilekçelerinin de yanıtsız kaldığını söyledi.

Tutuklanan 14 avukat 21 Eylül 2017’de önce Silivri 9 Nolu Cezaevine götürüldü, ertesi gün de başka kentlere sevk edildiler. 10 gün sonra tutuklanan avukat Ahmet Mandacı da yine kent dışına götürüldü.

Avukatlar Behiç Aşçı ve Aytaç Ünsal Burhaniye T Tipi; Şükriye Erden ve Didem Ünsal Karabük T Tipi; Naciye Demir, Barkın Timtik ve Zehra Özdemir Bolu T Tipi; Ebru Timtik ve Yağmur Evin Balıkesir T Tipi; Aycan Çiçek ve Ayşegül Çağatay Düzce T Tipi; Süleyman Gökten Tekirdağ 1 Nolu T Tipi; Engin Gökoğlu Tekirdağ 2 Nolu T Tipi; Ahmet Mandacı ve Özgür Yılmaz Edirne F Tipi cezaevinde.

“Suçlamaları biz de basından öğreniyoruz”

Bianet’ten Ayça Söylemez’e konuşan Avukat Türkmen, soruşturma dosyasına ise ulaşamadıklarını, hiçbir konuda bilgi alamadıklarını, savcılıkla görüşme taleplerinin yanıtsız kaldığını anlattı:

Soruşturma dosyasında gizlilik kararı halen devam ediyor. Savcı hiçbir şekilde bizimle, yani tutuklu avukatların avukatlarıyla görüşmüyor, bilgi vermiyor. Dosyaya dair hiçbir bilgi verilmiyor.

Türkmen, suçlamalarla ilgili de bilgi edinemediklerini, sadece iktidara yakın medyada yazılan iddiaları gördüklerini söyledi:

Örneğin 110 kişilik ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla liste hazırlandığı yazıldı. Ne kadar gerçek ne kadar hukuki bilmiyoruz, biz de basından öğreniyoruz. Bu tür iddialar bilinçli şekilde basına veriliyor, bu haberlerin sindirme, korku salma amaçlı yapıldığını düşünüyoruz.

“Bilgisayarlarımıza hukuksuzca el konuldu, dilekçeye yanıt yok”

Yaprak Türkmen, soruşturma savcısına ise ulaşamadıklarını ifade etti:

Usule dair basit taleplerimiz oluyor, savcılığa dilekçe veriyoruz savcılık cevap vermiyor, karar vermiyor. Şimdiye dek verdiğimiz dilekçelerle ilgili hiç karar alınmadı. Savcılık sadece aleyhe delilleri toplamakla meşgul ama kanunen lehe ve aleyhe delilleri toplaması gerekiyor.

Usule dair taleplerine de bilgisayarlarına el koyma kararı olmaksızın el konulduğuna dair itiraz etmelerini gösterdi:

Operasyon gerçekleştiğinde, benim ve avukat Selçuk Kozağaçlı adına yakalama ve el koyma kararı yoktu. Operasyona dahil olmamamıza rağmen, baskın sırasında bizim bilgisayarlarımıza da el kondu.

Ertesi gün savcılığa dilekçe vererek itiraz ettik. Ne bilgisayarlarımız geri verildi ne itiraz dilekçemize yanıt verildi.

“Dosya, dava, aileleri İstanbul’da, kendileri başka kentlerde”

Avukatların İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında yine İstanbul’dan gözaltına alınıp, dava da İstanbul’da açılacak olmasına rağmen, yedi ayrı kente sevk edilmelerini de şöyle değerlendirdi:

Tutuklu avukatlar görüşmek isteyen çok fazla avukat oluyor, çoğunun ailesi de İstanbul’da. Başka kentlere sürgün ederek tecrit etmek istendiler.

Ayrıca dava da İstanbul’da açılacağı için, duruşma sırasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile ifade almak isteyeceklerinden endişeliyiz.

Avukatları olarak mahkeme huzurunda dinlenmelerini talep edeceğiz. SEGBİS’le ifade alınması, adil yargılanma hakkına, yüz yüzelik ilkesine aykırı. Çok ağır suçlamalarda bulunup buna karşın sadece uzaktan görüntü yoluyla ifade almaya çalışmalarını kabul etmek mümkün değil.

“Ayakta sayımı kabul etmeyen avukatın kolu kırıldı”

Yaprak Türkmen, avukatların bulundukları hapishanelerde de hak ihlallerine maruz kaldıklarını anlattı:

Örneğin, rutin sayım sırasında ayağa kalkarak askeri düzende sayım vermeleri isteniyor. Bazı hapishanelerde 3, bazı hapishanelerde 7 kitap sınırlaması var. Siyasi dergileri verilmiyor.

Edirne F Tipi’ndeki avukatlar Yılmaz ve Mandacı’ya tecrit uygulanıyor, koşulları ağırlaştırılmış müebbet hapis mahkumlarınınki gibi. Her ikisinin de sağ ve sol hücreleri bile boşaltılmış durumda. Zaten tutukluluklarının ilk günleri de, satın almak için dilekçeyle başvurmalarına rağmen, su gibi temel ihtiyaçları verilmedi. Bu uygulamayı, birçok hapishaneden de duyuyoruz. Tutukluluklarının ilk günleri temel ihtiyaçlar karşılanmıyor.

Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Cezaevindeki avukat Engin Gökoğlu da ayakta sayımı kabul etmeyince darp edildi, ailesiyle yaptığı görüşmede kolunun kırıldığını öğrendik.

“Tutuklu avukatın dilekçesi savcılığa ulaşmadı”

Hak ihlallerine karşı tutuklu avukatların verdiği dilekçelerin ise işleme konmadığını belirten Türkmen,

Yasadışı, hukukdışı uygulamalarla kamu görevlileri suç işliyor. Tutuklu avukatlar savcılığa itiraz bulunuyor ama henüz bir sonuç alınamadı.

Bolu T Tipi Cezaevindeki avukat Barkın Timtik, kendisine verilen bir aylık görüş yasağı cezasına dilekçeyle itiraz etti. Verdiği itiraz dilekçesi ilgili makama ulaştırılmadı. Böylelikle ‘itiraz etmediği’ gerekçesiyle cezası kesinleşti. Timtik’e bir aylık görüş cezası uygulanacak.

toplumsalhukuk