Ankara’nın Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Adliyesi toplu taşıma transfer merkezi yapılacağı gerekçesiyle yıkılmaya hazırlanıyor. Adliye Binası, fiziksel olarak parçalandı ve mahkemeler Ankara’nın dört bir yanına dağıtıldı
Ankara’nın Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Adliyesi toplu taşıma transfer merkezi yapılacağı gerekçesiyle yıkılmaya hazırlanıyor. Adliye Binası, fiziksel olarak parçalandı ve mahkemeler Ankara’nın dört bir yanına dağıtıldı
Aynı gün içerisinde farklı mahkemelerde işi olan avukatlar ve halk ise durumdan oldukça rahatsız. Mahkemeler 7 ayrı binaya ayrılmış ve Ankara’nın çeşitli semtlerine dağıtılmış durumda. Öyle ki bazı mahkemeler için ayrılmış binaların duruşma salonlarında pencere dahi yok. Avukatlar, bu konuda Adalet Bakanlığı’ndan bir açıklama gelmediğini ifade etti.
Yeni Adliye Binası’nın Atatürk Orman Çiftliği arazinde yer alan Yenimahalle’deki Toptancı Hâli’nin bulunduğu alana taşınacağı açıklanmıştı.
Konuyla ilgili politikyol.com’a konuşan Ankara Barosu avukatlarından Mustafa Köroğlu, “Farklı bölgelerde adliye binası açılmasının akla mantığa uygun bir hedefi olduğunu düşünmüyoruz” dedi. Köroğlu devamla şu ifadeleri kullandı:
Aynı gün içinde birden fazla Adliye’de işimiz olduğu zaman yetişmemiz mümkün değil. İcra Mahkemeleri ile Müdürlüklerinin taşınması ile başlayan Adliye’nin bölünmesi sürecini İş ve Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk, Sulh Hukuk ve Tüketici Mahkemeleri izlemiş, en nihayetinde hali hazırda taşınmış olan İcra Mahkemeleri’nin tekrar ayrı bir yere taşınmasıyla durum trajikomik bir hal almıştır. Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemeleri ise zaten yıllardır Türk Patent Enstitüsü için yapılan bir binada faaliyet göstermekteydi. Bunun yanısıra bölgesel olarak işlerimizin yoğun olduğu ve sık sık kullanmamız gereken Sincan’daki Ankara Batı Adliyesi olarak adlandırılan Adliye Binasını da sayarsak Kuzey-güney ve Doğu -Batı istikametleri arasında resmen bir koşturmaca içinde kalmaktayız. Düşünün, Ankara İş Mahkemeleri ve Ticaret Mahkemelerinin bulunduğu Ek Bina olarak adlandırılan binada duruşma salonlarını içerde ve penceresiz. Yani yukarı gökyüzüne doğru yapılmış çok katlı binalara; penceresi olmadığı için, günışığından ve gökyüzünden mahrum, hava alabilmesi mümkün olmayan binalara hapsedildik.
Avukat Köroğlu; Adalet Bakanlığı’nın yeni bina yapmak yerine plazalardan bozma binaları kiraladığını söyledi.
“Davaların ilgilisi adliye binasını dahi bulamıyor”
Köroğlu; “Taşınma ve kira maliyetleri düşünüldüğünde yeni bir adliye binası yapmak yerine, atıl durumda bekleyen plazaları kiralama yoluna giden Adalet Bakanlığı’nın bu anlamdaki tutumunu da yanlış buluyoruz. Fiziki olarak yetersiz, adliye kullanımına uygun olarak planlanmamış binalarda yargılama faaliyetinin yerine getirilmesi daha da güçleşmekte, ulaşım ve altyapı sorunları ile beraber hem meslektaşlarımızın, hem adliye çalışanlarının, hem de vatandaşlarımızın mağduriyeti artmaktadır. Düşünün özellikle İş, Aile ve Tüketici gibi vatandaşların yoğun ve takibi gerektiren davalarında davanın ilgilisi duruşma günü duruşmanın yapılacağı adliye binasını dahi bulamıyor. Geliyor eski binaya bakıyor taşınmış bina, yeni binanın yerini öğrenip gidene kadar ise duruşma başlamış ve belki de davası düşmüş oluyor. Tanık olarak gösterilen kişiler de aynı sorunları yaşıyor. sonuçta Adalet hizmetininin görülmesinden doğrudan vatandaş da etkileniyor.” dedi.
“Avukatların mesleklerini yapmasını zorlaştırıyorlar”
Adalet Bakanlığı’nın bu uygulaması ile neyi hedeflediğini sorulan Köroğlu sözlerine şu ifadelerle son verdi:
Bu soruya net bir yanıt vermeye çalışırsam bu niyet okumak olur. Ama ben bunun yerine sahih ve açık yanıtlarla karşılaşmak istiyorum. Bu nedenle sizin bu sorunuzun muhatabı olan Adalet Bakanlığı’na ben de sormak istiyorum. Eğer gerçekten vicdanlarımızı ve aklımızı tatmin edecek bir yanıtları varsa söz, yorum yapmayalım. Ama eğer yoksa çok acıdır ki avukatlar için mesleklerinin yapılış şartlarını zorlaştırmak, onların dayanışma kültürü içinde bir arada kalmaları ve gerektiğinde hukuku savunmak için seslerini yükseltmelerini engellemek, ayrıca yargılama faaliyeti içindeki tüm çalışanları bezdirmek, insanların bu sayede işlerini iyi ve keyifle yapmalarını engelleyerek, nihai olarak adaletsizliğin hüküm sürmesine sebebiyet vermiş olarak anılacaklardır.
toplumsalhukuk