AK Parti (sistem) ve CHP (rejim): Ya ötesi? – Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün)

AK Parti (sistem) ve CHP (rejim): Ya ötesi? – Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün)

T.C. Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, siyasal rejim ve siyasal sistem açısından ne anlam ifade eder? Teklif sahibi AKP kurmaylarına göre, rejim değil bu bir ‘sistem’ değişikliğidir; CHP kurmaylarına göre, bu bir ‘rejim’ değişikliği. Acaba hangisi doğru?

T.C. Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, siyasal rejim ve siyasal sistem açısından ne anlam ifade eder? Teklif sahibi AKP kurmaylarına göre, rejim değil bu bir ‘sistem’ değişikliğidir; CHP kurmaylarına göre, bu bir ‘rejim’ değişikliği. Acaba hangisi doğru? Öncelikle anayasa hukuku ve siyaset bilimi verilerine bakalım.

Rejim-anayasa-sistem

Siyasal rejim, genel olarak, ‘bir ülkenin tabi olduğu hükümet tarzı’ şeklinde tanımlanır (M. Duverger); fakat anayasa kavramına indirgenemez. Çünkü siyasal rejim, başlıca siyasal kurumlar ve devlet aygıtının düzenlenme biçimi ötesinde, geniş anlamında, siyasal partiler ve seçim sistemi ile de şekillenerek belli bir toplumda yöneten ve yönetilen ayrımının aldığı tarz olarak tanımlanır.

Siyaset bilimcilerine göre, siyasal sistem, eşgüdüm içerisinde bulunan kurumlar bütünü ötesinde, iktisadi ve sosyal yapıları, tarihi gelenekleri, kültürel bağlamı, değerleri, yani ‘siyasal görünümlerinde bütün yapıları’ içine alır (G. A. Almond ve G.B. Powell). Görüldüğü üzere, siyasal sistem, siyasal rejim tanımına göre daha geniş bir kavram.

Değinilen tanımlara göre, siyasal rejim, anayasal düzen kavramı ile çok daha bağlantılı. Sistem ise, kültürel değerler, tarihsel miras ve yaşam tarzı gibi, anayasa-ötesi alanlara daha açık.

Bu bakımdan, Başbakan’ın, “rejimi değil, sistemi değiştiriyoruz” şeklindeki vurgusu, esasen, “biz rejim çerçevesini de aşan bir Anayasa değişikliği yapıyoruz” anlamına geliyor.

Hemen eklemekte yarar var: Bazı anayasacı ve siyaset bilimciler, iki kavramı rastgele veya en azından eş anlamda kullanır. Bu durumda da, aslında, AKP ve CHP’nin zıt görüşleri, değişimin kapsamı ve radikal özelliği üzerinde birleşmiş oluyor.
Fakat asıl sorun, ‘yeni’ rejim veya sistemin ‘çoğulcu yönetimler’ kapsamında nitelendirilip nitelendirilemeyeceği.

Sınıflandırılmalar göreceli

Eflatun’dan modern çağa kadar çeşitli sınıflandırmalar yapıldı… Günümüzde ise, çoğulcu demokrasiler kategorisi içerisinde ayrımlar yapılır. Bu ayrımlar, -kurumsal düzene ilişkin gözlemlere dayalı- parlamenter ve başkanlık rejimleri arasındaki karşıtlık geleneğine indirgenemez. Çünkü bu ayrım, meclis hükümeti (İsviçre) ve yarı-başkanlık (Fransa) veya ABD dışındaki başkancı rejimleri açıklayamaz. Bu nedenle, ayrım ölçütü olarak farklı değişkenlere başvurulur. Bunlar, iki parti ve çok parti sisteminin işleyişte yarattığı farklılaşma ile de sınırlı kalmaz.

Daha geniş olarak, kültürel yaklaşım ve siyasal sistem yaklaşımı gündeme getirilebilir.

‘Kültürel yaklaşım’, bir siyasal rejimin, onu icat eden ülkeye göre dikkate alınması anlamında kullanılır. Bu bakımdan, ‘kaynak’ ve ‘türev’ rejimler ayrımı yapılır. Ne var ki, Britanya rejimi, parlamenter deneyimler için olduğu kadar, İsviçre ve Amerika rejiminin de matrisi olarak görülür.

Karşılaştırmalı inceleme ise, -ilgili ülkenin tarihsel bağlamı ve kültürel geleneği dâhil- mevcut bütün değişkenleri ortaya koyabilir. Böylece, bir ülkenin siyasal rejim tercihi, anayasal yapısının ötesinde siyasal sisteme ilişkin özelliklerin de hesaba katılmasıyla tartışılabilir ancak.

‘Vesayet rejimi’ soruları

CHP’nin, rejim değişikliğine yönelik ısrarlı eleştirileri karşısında, “doğru, rejimi değiştiriyoruz; ama vesayet rejimini” diyen Başbakan, hangi vesayet makamlarının kaldırıldığı hususunu eksik bıraktı.

»Hükümet: ilk kaldırılacak kurum Hükümet olduğuna göre, başında yer aldığı yürütme organı bir vesayet makamı mı?

»TBMM: Yasamanın asli ve genel yetkisi kaldırılacağına göre, TBMM bir vesayet makamı mı?

»Cumhurbaşkanlığı: Yürütmenin, devlet tüzel kişiliğini temsil eden kısmın tarafsız (ve partizan olmayan) statüsü kaldırılacağına göre, Cumhurbaşkanı (CB) bir vesayet makamı mı?

‘Bürokratik Leviathan’ değil mi?

CB ve –kısmen de- TBMM dışında, anayasal kurumlardan seçimlerin tasfiyesi, AK Parti çevrelerinin başından beri varlığından yakındığı hantal bir ‘bürokratik oligarşi’ yaratmayacak mı? CB, bütün yardımcıları ve bakanları TBMM dışından atayabileceğine göre, devasa yetkilerini ‘bürokrasi ordusu’ ile kullanmayacak mı?

Çoğulcu/otoriter/totaliter: Hangisi?

Bu sıralama, önümüzdeki gün ve haftalardaki tartışma ekseni olarak öngörülebilir. Değişiklik Teklifi, hangi bağlamda değerlendirilmeli? Çoğulcu (demokratik), otoriter (erkler ayrılığının görünüşte var olduğu kişisel iktidar hâkimiyeti/Anayasa Komisyonu metnine CHP şerhi) ve totaliter (yaşam tarzına müdahaleye uzanan bir toptancı toplum yaratmaya yönelik) rejimler…