Nuriye ve Semih Davası: Tahliye yok, bir sonraki duruşma 20 Ekim’de

Nuriye ve Semih Davası: Tahliye yok, bir sonraki duruşma 20 Ekim’de

KHK ile kamudaki görevlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, açlık grevinde 204’üncü gününe girerken, haklarında açılan davada ikinci du

KHK ile kamudaki görevlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, açlık grevinde 204’üncü gününe girerken, haklarında açılan davada ikinci duruşma Ankara Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü. Duruşmaya Gülmen getirilmezken, yalnızca Özakça katıldı. İlk duruşmada ise Gülmen de Özakça da mahkemeye getirilmemişti. Duruşma sonucunda, mahkeme heyeti delillerin toplanmamış olması ve kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle Nuriye ve Semih’in tutukluluğunun devamına, bir dahaki duruşmanın 20 Ekim 2017 ‘ye ertelenmesine karar verdi

18.33: Delillerin toplanmamış olması ve kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle Nuriye ve Semih’in tutukluluğunun devamına bir dahaki duruşmanın 20 Ekim 2017 ‘ye ertelenmesine karar verildi.

18.33: Mahkeme heyeti tutukluluğun devamına karar verdi. Kaçma ve kuvvetli suç süphesi ayrıca delillerin toplanamamış olması gerekçeleri gösterildi.

17.36: Müzakere için ara verildi, kararı bekleniyor.

17.36: Demirel: “Dün jandarmalar yürüyüş yapmak Nuriye için bir egzersiz olmasına rağmen yataktan kalkarsan seni kelepçeleriz diye tehdit etmişler.”

17.28: Av. Duygu Demirel: “Bu dava çok açık ki bir örgüt üyeliği davası değildir. Bu dava benim istediğim gibi yaşayacaksın ya da yaşamayacaksın dayatmasına direnme davasıdır. Nuriye şuan küçücük odada, yanına ortası delinmiş poşet takılmış bir sandalyede tuvalet ihtiyacını karşılaması için konulmuş halde kalıyor.”

17.21: Av.Ömer Faruk Eminağaoğlu: “Açlık grevi bir ifade özgürlüğüdür, suç değildir. Duruşma listesinde dahi, dosyanın adını açlık grevi dosyası olarak gördük.”

 

17.08: Av.Polat Balkan Antalya Barosu Başkanı söz aldı: “İşimizi geri istiyoruz demek bir protesto olabilir, direnme hakkı olabilir ama bir suç olamaz. Nuriye ve Semih için özgürlük istiyoruz, çok geç olmadan.”

17.04: Av.Zafer Kazan: “Nuriye’nin duruşmaya getirilmesi sağlığa zararlı da tutuklanması değil öyle mi?”

17.02: Av.Zafer Kazan: “Silahların gölgesinde bir yargılama yaşıyoruz.”

16.56: Sakarya Barosu Başkanı Zafer Kazan söz aldı: “İçinde insan kokusu olan bir çözüm bekliyoruz sizden.”

16.52: Av Mehmet Refik Atalay: “Doktor raporlarına da aykırı olarak Nuriye’ye refakatçı alınmıyor, avukat görüşü sadece beş dakika yapılıyor. Müvekkilimi derhal tahliye edin, bu insanlar daha öncede hicbir yere kaçmadı şimdide kaçmayacaklar.”

16.44: Av. Derviş Emre Aydın savunmasına başladı. Soruşturma aşamasındaki usulsüzlükleri anlatıyor. Aydın, ayrıca yargılamanın mükerrer olduğunu anlattı.

16.34: Kozağaçlı: “Bu süreçte bütün basın açıklamalarında polis, Nuriye ve Semih derseniz gözaltına alırız diye bu isimleri tehdit konusu yaptı.”

16.28: Kozağaçlı: “Açlık grevi suç olmadığı halde tutuklanmalarına karar verildi. Bu boş dosya ile bir yere kadar gidilebilecekti, bu yüzden ortaya bir tanık ifadesi atıldı.”

16.25: Kozağaçlı: “Ben zorla müdahale sonrası ilkokuldan sonrasını hatırlamayan müvekkillerimi gördüm. ”

16.23: Duruşma devam ediyor. Av. Betül Kozağaçlı savunmasına başladı.

15.57: Duruşmaya tekrar beş dakika ara verildi.

15.42: Av. Aytül Kaplan söz aldı: “Geçen celse Nuriye ve Semih’i duruşmaya getirmeyerek görevi kötüye kullanma suçu işlenmiştir. Tutuk incelemesinde kaçma şüphesi var denildi, eylemin adı oturma eylemi, oturduğu yerden Yüksel’den zorla kaldırıldı bu insanlar. Sayın yargıçlar ya tutuklama için gerçek hukuki nedenler bulun ya da bu iki eğitimciyi tahliye edin.”

15.40: Av.Murat Yılmaz: “Ne zaman olumlu bir cevap gelecek, müzekkerelere cevap verilmez oluyor. Müzekkerelerinize 10 gün içinde cevap vermeyenler için suç duyurusunda bulunmalısınız, bizim talebimiz budur. Numune Hastanesi hergün görüşebilirler demesine rağmen başsavcılık avukatlara sadece beş dakika izin veriyor. Mutlak surette Nuriye’nin duruşmaya getirilmesini talep ediyoruz. Hani yeterli personel yoktu, Numune Hastanesi’nin önünde kaç tane jandarma bekliyor.”

15.30: Savcı, delil durumu ve tanık Berk Ercan’ın dinlenilmemiş olması ve üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyetinden kaynaklı Nuriye ve Semih’in tutukluluklarının devamını talep etti. Savcı ayrıca, Berk Ercan’ın da sanık olarak çağrılarak dinlenilmesini istedi.

15.19: Bakkalcı: “Zorla müdahale etik açıdan doğru değildir, zarar vericidir, tıbbi müdahale zorla yapılamaz. Bu insanların açlık grevi kararı vermelerinde otorite tarafından seslerinin duyulmaması etkili oldu, buna şahit olduk. Açlık grevlerinde düzenli kontrol çok önemlidir. Bu insanlar tutuklandıkları günden itibaren tıbben kontrollerini yapamadık. Sunduğumuz raporlar, sadece kapatılmanın bile kişiye ruhsal ve bedensel olarak nasıl etki ettiğini gösteriyor.”

15.13: Bakkalcı: “B1 vitamini açlık grevi süresinde kritik bir etkendir.”

15.11: Bakkalcı: “Açlık grevi yapanlar bu hayatı olağanüstü değerli ve kıymetli bulurlar, bir çözüm olsun da yaşamımız son bulmasın isterler. Açlık grevi yaşama verilen bu değer ile intihardan ayrılır. İntiharda kişi yaşama isteği duymaz. Öncelikle bu farkı belirtmek istiyorum.”

15.04: Dr. Metin Bakkalcı’nın bilirkişi olarak dinlenmesine dair avukatların talebi kabul edildi. Bakkalcı, açlık grevinin etkilerini ve zorla müdahalenin sonuçlarını anlatacak.

15.00: Acun Karadağ savunmasını yapmayacağını ancak söyleyecekleri olduğunu belirterek konuşmaya başladı. “Ben Semih’i gördüğümde gözyaşlarımı tutamadım, bu kadar zalimlik olmaz. Ben tutuksuz yargılanıyorum, yani bu yargılama açlık grevine yöneliktir. İki eğitimci 204 gündür aç, Nuriye’yi buraya getirmemek için hastaneye kaldırdılar, Nuriye ifade vermeden ben de vermeyeceğim.”

14.56: Semih Özakça duruşma salonuna tekrar getirildi, ara sona erdi.

13.47: Mahkeme bir saat öğle arası verdi.

13.46: Özakça ifadesini Enver Gökçe’den Dost şiirini okuyarak bitirdi. Salondan alkış sesleri yükseldi.

13.45: Özakça: “Son olarak şunu söylemek istiyorum: Verin kararınızı perde kapansın.”

13.44: Özakça: “Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler, amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti.”

13.41: Özakça: “Süleyman Soylu özellikle bizimle ilgili birçok şey söyledi, kendi inandıramadı insanları, bakanlık eliyle bir kitapçık yayımladı.”

13.37: Özakça: “Nuriye’yi Numune Hastanesi’ne götürürken içeriden bağrışmalar sloganlar çığlık sesleri geliyordu Slogan sesleri, yani bilinci açık. Nuriye’yi iki gün önce Numune Hastanesi’ne duruşmaya getirmemek için kaldırdılar.”

13.33: Özakça: “Biz zorla müdahale tehditleriyle baş başayız orada, kimsenin müdahalesini istemiyoruz. Zorla müdahale sakat bırakmaktır, yaşayan ölü haline getirmektir insanı”

13.30: Özakça: “Bizi işkence yaparak vurarak kırarak kampüs hastanesine götürdüler. Biz hasta değil eylemciyiz. Ben hastaneye kaldırıldığımdan bu yana ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm.”

13.26: Özakça: “Tutuklandık çünkü açlık grevimiz haklılığıyla halk nezdinde karşılık buldu. Tutuklandık çünkü bu tutuklama korku ve gözdağını büyütecekti. Tutuklandık çünkü AKP’nin yeni ülke politikasının önünde engeliz.”

13.19: Özakça: “İşimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim.”

13.13: Özakça: “Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korkuydu. Biz aç kalmayı tercih etmedik.İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır.”

13.09: Özakça: “Bu direniş iki kişinin direnişi değildir. Bu direniş ezilen halkların direnişidir.”

13.07: Özakça: “Ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. Kimsenin sokağa çıkmadığı basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Ekmeğini ve onurunu savunamayan biri namusunu koruyabilir mi? Ekmeğini savunmayan namuslu olabilir mi, olamaz çünkü ekmek namustur.”

13.02: Özakça: “Halkın aydını hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen nesnel koşullara teslim olmayandır. Halkın aydını hem halktan öğrenen hem halka öğretendir.”

12.57: Semih Özakça savunmasına devam ediyor: “Halkın aydını düşünen çelişkileri görüp kavrayan ve toplumsal mücadele içinde eyleme geçendir. Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Halkın aydını tek başına kalsa da değerleri için mücadele etmesini bilendir.”

12.42: Duruşmaya bir süre ara verildi.

12.40: Özakça: “Öğrencilerime büyük bir özveri ile emek verdim, eğitimin içi boşaltıldığından öğrencilerimizin bizim gibi öğretmenlere ihtiyacı vardı. Eşimle birlikte ihraç edildim. Bizim gibi binlerce insanın işinden edilmesi asıl mücadelenin FETÖ ile edilmediğini gösteriyordu.”

12.35: Özakça: “Peki neden bu şartlara rağmen öğretmen olmaktan vazgeçmedim? Çünkü ben ekmeğimi çok zor koşullarda kazandım.”

12.32: Özakça: “Öğretmenlik bana ne lüks bir yasam ne de gözümün arkada kalmayacağı bir yaşam vadediyordu. Yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz yerde her gün tank top sesleri duyuyorduk. Açıklanan açlık yoksulluk sınırına baktığımızda onun altında kalan sınırlarda yaşıyordum bir öğretmen olarak”

12.27: Özakça: “AKP gibi düşünüp yaşamıyorsanız terörle iltisaklısınız hatta AKP’li iseniz bile iktidara yakın sendikanın seçtiği okul müdürü ile aranız iyi değilse terörle iltisaklısınız.”

12.20: Mahkeme başkanı Özakça’nın savunmasına müdahale etti, iddianamedeki suçlamalara yönelik savunma yapmasını istedi. Özakça bu müdahaleye: “Ben buraya gelebilmek için çok sabrettim, siz de biraz sabredin” diye yanıt verdi.

12.15: Özakça: “Biz halkın aydınları olarak kamu emekçilerine yönelik bunun gibi komplo davalarına çok rastladık.”

12.08: Özakça: “İşten atılmamızın nedenini anlamak için halkların tarihine bakmak yeterlidir. Bizim sınıfımız ezilenlerin ve sömürülenlerin sınıfıdır.”

12.04: Özakça: “Siyasi şube polisleri o odada cinayet işlediler her cinayet işleyen yargılanıyorsa mahkemelerinizde beni de tanık yazın.”

12.02: Özakça: “Bu gözler siyasi şube polislerinin savcının odasına girip, çay söylediğini gördü. Tarih, ekmek adalet ve özgürlük mücadelesinden ibarettir. Sahi çoktan kırmadınız mı kaleminizi, bu sahne niye? Bu senaryonuz kimin için, kimin için sahneye konacak bu tiyatro?”

11.50: Semih Özakça savunmasına başladı: “Bu savunma hakkımıza yeni bir saldırıdır. 12 Eylülde avukatlarımızı gözaltına aldınız, 14 eylülde bizi mahkemeye getirmediniz şimdi de avukat sınırlaması. Nuriye Gülmen’i de zorla hastaneye kaldırdınız, bunların hepsi savunma hakkımıza saldırıdır.”

11.45: Mahkeme üç avukat sınırlamasına yönelik itirazların reddine karar verdi.

11.37: Acun Karadağ da üç avukat sınırlamasını kabul etmedi: “Bu bir baskı ve dayatmadır, davaya katılan herkes benim avukatımdır.”

11.32: Özakça üç avukat sınırlamasına ilişkin konuşuyor: “Avukat seçimi yapmayacağım, bunu bize uygulanan zulmün parçası olarak görüyorum, bizim yüzlerce avukatımız var.”

11.15: Duruşma başladı, Nuriye Gülmen’in duruşmaya getirilmesinin tıbben sakıncalı olduğu yönündeki Numune Hastanesi raporu okundu.

11.03: Semih Özakça duruşma salonuna getirildi. Acun Karadağ’ın Semih Özakça’nın elini sıkmasına izin vermediler.

(Haberde Halkın Hukuk Bürosu’nun twitter hesabından yapılan aktarımlar esas alınmıştır)

toplumsalhukuk