Toplumsal hukuk yeni adli yıl açılışında tüm meslektaşlarını adalet mücadelesine çağırıyor
Ya birlikte mücadele edeceğiz tüm hukuksuzluklara karşı ya da hukuksuzluğun ta kendisi olan “yeni hukuk düzenine” boyun eğip sadece var olmaya çalışacağız. Ama biliyoruz ki her şeye rağmen devam edecek bu mücadele, tüm olumsuzluklara, yılgınlıklara rağmen. Bu adli yılda da usanmadan, yılmadan, inat ve azimle tutunacağız mücadelemize.
Gel bak sevgili meslektaşım; senin, benim, bizim hikayemizdir burada anlatılan.
Bu yazı her adli yıl açılışında kaleme alınır. İsteriz ki adalet duygusuna, mesleğimizin kamusal niteliğine, meslek örgütümüze, anayasal laik ve demokratik hukuk düzenine karşı her türlü bağnazlığa ve gericiliğe, faşizme karşı omuz omuza mücadele edelim. O yüzdendir ki adli yıl açılış yazılarımızda hukukun yok edilip yerine konulmaya çalışılan harami düzenine ve onun cübbeli kalemşorlerine karşı mücadele vurgusu yaparız. Sanıyoruz artık süreklileşen seçimler ve ona bağlı değişen ekonomi politikaları, değişmeyen sömürü düzeni, envaiçeşit hukuksuzluk, çalınan yıllar, şiddet hikayeleri, orta sınıfın radikal yok oluşu, savaş çığırtkanlıkları, yozlaştırılmış bir toplumsal düzen ve örgütlü hukuksuzluk hakkında uzun uzun yazmaya gerek kalmadı. Yoksulluğun ne demek olduğu hepimizin malumu ne de olsa. Tabii hukuksuzlukların da. Evimizden çıkıp tekrar geri döndüğümüz o aralıkta artık tek bir kaygımız var; hayatta kalabilmek. Gel bak sevgili meslektaşım işte senin, benim, bizim hikayemiz burada anlatılan.
Hatırla ne hayallerle girdik o fakültelere, mezun olup giydik cübbemizi. Kimisi için mazbut kaderinin kırılma noktasıydı. Kimisi için hayatı boyunca vereceği mücadeleye açılan yeni bir kapı. Yine hepimiz benzer hayallerle mezun olmuştuk o sıralardan. Bak etrafına binlerce insan var tıpkı senin, benim gibi. Peki ya şimdi?
Daha dün dirsek çürüttüğümüz fakültelerde anayasal, laik, sosyal bir hukuk devleti olma, güçsüz olan bireyin güçlü olan idareye karşı korunması, işçinin hakkını tastamam alması gibi kavramlar üzerine düşündük durduk.
Koca koca kağıtlara büyük ve iddialı cümleler yazarak mezun olduk, sırtımızda cübbe, girdik içeri adliyeden. Çevirelim kafamızı bakalım; solumuzda Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan yerel mahkemeler, sağımızda yüzünüze bakmayan, kibirli savcılar.
Koridorda biraz ilerleyince tutuklanan meslektaşının serbest kalması için bir araya gelen ve polisten şiddet gören avukatları, gazetecileri göreceksiniz. İnelim aşağı saatlerce duruşma bekleyen meslektaşlarımız karşılayacak bizi. Hemen devam edelim koridorda elinde dosyasıyla kalem kalem gezen güvencesiz çalışan stajyer meslektaşlarımızla selamlaşırız.
Hatırla, sen de geçtin buralardan ya da geçiyorsun zaten bu satırlar kaleme alınırken. Şimdi hep beraber çıkalım üst katlara. Şaşalı odalarda oturan mahkeme başkanları, başsavcı vekilleri varmış. Bunlara denk gelmek ne mümkün. Bir hukuk oligarşisinin “seçkin” zümresi ne de olsa hepsi. Yan tarafta ikinci baroyu fark edeceğiz ister istemez. İktidarın sözde barosunu. Zamanında başkaldırmıştık ona karşı. Rahat rahat kuramadılar o baroyu bilesin.
Erkek egemen sistemin mağdur ettiği kadınları göreceksin savcılık müracaat bürolarının önünde. Geliri olmadığı için adli yardım kuyruğunda bekleyen yoksul, emekçi halkını sonra. İtilmiş, hor görülmüş, sadece seçim dönemlerinde hatırlanan, krizli dönemlerin faturasını sırtındaki küfede ağır bir yük gibi taşıyan halkını. Hepsi gerçek. İşte bu dünyanın bir parçasısın artık sevgili meslektaşım.
Bizler her yeni adli yılda mücadele azmini haklılığı ve adalete olan inancından alan hukukçularız. Bu adli yılda da usanmadan, yılmadan inat ve azimle tutunacağız mücadelemize.
Peki ya bizler neresindeyiz bu çatının? Sakın unutma; ne kadar kötüye gitse de bu düzen, mücadele umudunu taşıyan insanlar, meslektaşların var. Bizler laik bir ülkeyi yeniden kurmanın ümidini içinde taşıyan, siyasi iktidarın tüm baskı ve zorlamasına; gericiliğe karşı mücadele eden, erkek egemen sömürü düzenine başkaldıran, mesleğimizin kaybedilen kamusallığını yeniden ve daha sağlam bir şekilde tesis etmeye çalışan hukukçularız.
Anayasa Mahkemesi kararına rağmen milletvekilliği düşürülen meslektaşın için mücadele eden hak savunucularının içindeyiz. En temel hakları için direnen işçilerin nasırlı ellerini tüm içtenliğiyle sıkanlarız. Hayatının en güzel dönemini toplumsal koşullar dolayısıyla zindanlarda geçirmeye mahkum edilen çocukların avukatlarıyız.
Yoksulluktan intihar eden meslektaşının acısını mücadelesine katmaya çalışanlarız. Tekelleşen patron avukatların işçi avukat meslektaşlarımızı sömürmesine sessiz kalamayanlarız. Her yeni adli yılda mücadele azmini, haklılığı ve adalete olan inancından alan hukukçularız.
“Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten”*
Ya birlikte mücadele edeceğiz tüm hukuksuzluklara karşı ya da hukuksuzluğun ta kendisi olan “yeni hukuk düzenine” boyun eğip sadece var olmaya çalışacağız. Ama biliyoruz ki her şeye rağmen devam edecek bu mücadele. Tüm olumsuzluklara, yılgınlıklara rağmen. Bu adli yılda da usanmadan, yılmadan, inat ve azimle tutunacağız mücadelemize.
toplumsalhukuk
*Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi.