İşçilerin karşısında, tamamıyla işçi düşmanı bir zihniyet bulunmaktadır. Böyle bir zihniyet ile hukuki mücadelenin yanında işçilerin örgütlenip, bulundukları her mecrada haklarını araması ve patronların yüzlerine yaptıkları hukuksuzlukları her zaman haykırması gerekmektedir. Bir başka deyişle; böylesine güçlü ve işçi düşmanı bir yapı ile işçilerin tek başlarına mücadele etmesi mümkün olmayıp, işçilerin mutlaka örgütlenip, diğer işçiler ile bir olup mücadele etmeleri gerekmektedir
İşçilerin karşısında, tamamıyla işçi düşmanı bir zihniyet bulunmaktadır. Böyle bir zihniyet ile hukuki mücadelenin yanında işçilerin örgütlenip, bulundukları her mecrada haklarını araması ve patronların yüzlerine yaptıkları hukuksuzlukları her zaman haykırması gerekmektedir. Bir başka deyişle; böylesine güçlü ve işçi düşmanı bir yapı ile işçilerin tek başlarına mücadele etmesi mümkün olmayıp, işçilerin mutlaka örgütlenip, diğer işçiler ile bir olup mücadele etmeleri gerekmektedir
Ordu Ünye’de bentonit madeni işleten Ünye Madencilik, Dev Maden-Sen’e üye olan ve iş güvenliği için iş bırakma eylemi yapan işçilerin birçoğunu işten çıkardı.
Öncelikle işçilerin neden bir gün iş bıraktığına değinelim. Ünye Madencilik’te çalışan işçiler, yaklaşın 6 aydır hafta tatili yapmadan haftanın her günü, fazla mesailere kalarak çalışıyorlardı. Üstelik bu çalışmaları Ünye Madencilik tarafından denkleştirilmediği gibi, fazla ve tatilsiz çalışmalarının ücreti de verilmemiş.
Ayrıca; konu ile ilgili haberlere yansıdığı gibi işçilerin çalışma ortamı tamamen toz içindeydi. Üstelik çalışma ortamında bulunan havalandırma sistemi bozuk. Dolayısıyla bu çalışma ortamında işçilerin ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalacağı açık bir gerçek. Böyle bir ortamda işçilerin çalışması mümkün olmadığı için, tozun çalışma alanından tahliye edilmesi, havalandırma sistemlerinin tamir edilmesi için işçiler patronları ile görüşüyor ancak bir sonuç alamıyorlar.
Bunun üzerine işçiler, çalışma ortamının iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun hale getirilmesi ve fazla çalışma, tatil ücretleri sorunlarının çözümü örgütlenmeye karar veriyorlar ve DİSK’e bağlı Dev-Maden Sendikasına üye oluyorlar. İşyerinde 130 işçinin 83’ü sendikalı oluyor.
Sendika temsilcilerinin sorunun çözülmesi için işverenle görüşme talep etmiş olmasına rağmen, işveren ve temsilcileri tarafından görüşme talepleri geri çevriliyor ve işçilere sendikadan istifa etme baskısı yapılıyor işveren tarafından. Öyle ki işveren işçileri sadece işten atmakla tehdit etmiyor, Ordu’da başka hiçbir iş bulamayacaklarını da söylüyor.
Ölmemek İçin Çalışmamak
Yine de, tüm bu baskılar işçilerin dayanışmasını kıramıyor, işçileri durduramıyor. İşçiler, fazla çalışma ve yemek ve çay molalarının kanuni koşullara dönmesi ve işyerinin iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun hale getirilmesi için 16 Aralık 2019 tarihinde gece vardiyasında bir gün boyunca 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13.maddesinde düzenlenen “çalışmaktan kaçınma haklarını” kullanacaklarını işverene yazılı olarak bildiriyorlar.
Üretim durduktan sonra işveren, işçilerin taleplerini kabul edip işyerindeki zararlı tozu tahliye ettirmek, kanuni sınır olan günlük 11 saatten fazla çalışmaya son vermek, yemek ve çay molalarını her işçinin hakkı olduğu gibi kullanmalarını sağlamak yerine, bir gün boyunca işçileri sendikadan istifa etmeye zorlamış, istifa etmedikleri takdirde ise işten çıkarılacaklarını yönünde tehditlerde bulunmuştur. Bir günlük çalışmaktan kaçınma haklarının kullanımından sonra işveren ilk vardiyadan başlayarak her vardiyada fabrika girişinde eline bir liste alıp, sendikadan istifa etmeyen ve Dev-Maden Sen’e üye olan toplam 25 işçinin ismini okuyarak bu kişilerin işten çıkarıldığını bildirmiştir. Üstelik bu süreç devam ederken, işveren iş müfettişleri gelmeden tozu tahliye etmesi ve üretime devam edilmesi için işe başka işçiler alıp üretim yapmaya çalışmıştır. İşveren burada sendikal örgütlenme hakkına açıkça müdahale etmiş ve suç işlemiştir. İşverenin derdinin; işçinin sağlığı ve güvenliği olmadığı, işçinin insani şart ve koşullarda çalışmasını sağlamak olmadığı aksine üretim zorlaması ve kar hırsı olduğu ortaya çıkmıştır.
Bir Anekdot
Diğer bir anekdot ise ayrı bir öneme sahip diye düşünüyorum; iş bırakma eylemi sırasında, Ünye kaymakamı işyerine gelip, “Haklısınız tamam ama, neden DİSK’e üye oluyorsunuz?” diye soruyor. İşçiler ise kaymakamın bu sorusuna diğer sendikalara da baktıklarını, onları da aradıklarını ancak sorunları ile bir tek DİSK’in ilgilendiğini bu sebeple DİSK’e üye olduklarını söylüyor. Neden DİSK sorusunun cevabı için Türkiye’deki sendikal mücadelenin tarihine bakmak bile yeterken, kaymakamın bu sorusunun DİSK’e iktidarın ve temsilcilerinin bakış açısının küçük bir göstergesi olduğunu belirtelim.
İşveren; sendikaya üye oldukları ve barışçıl iş bırakma eylemi gerçekleştirdikleri için çıkarılan işçilerden, sendika üyeliğinden istifa etmeleri halinde tekrar işe alacaklarını beyan etmiş işçileri tekrar işe almış, sendika üyeliğinden ayrılmayı kabul etmeyen 10 işçiyi işe almıyor.
Pişman Değiliz!
Patron, işe tekrar alınan işçilerle birkaç gün sonra basın açıklaması yapıyor ve bir işçiye “Çıkartıldınız mı evvel ki gün?” diye sorup “evet çıkartıldım” cevabı aldıktan sonra marifetleri “ne dediniz gelip, ben pişmanım, itiraz edildi mi, işe alındınız değil mi ondan sonra” diyerek göstermiştir.
İşten atılan işçiler ise sendikalı oldukları için pişman değiliz diyorlar ve hukuki süreci başlatıyorlar. Yeniden işe alınmak için arabuluculuğa başvuru yapan işçilerin arabuluculuk görüşmesinde ise bu işçilerin işe kesinlikle alınmayacağını işçilere vekilleri olan bizler aracılığı ile bildiriliyor. İşçilerin işe alınmamasının temel nedeni ise sendikaya üye olmaları ve “pişman” olmamaları olarak ortada duruyor.
Olayın perde arkası özetle bu şekildedir. Burada anlatılanlar buzdağının görünen kısmıdır. Tüm bu süreçte; patronun sendika baskısı, hükümet temsilcisi olan kaymakamın gelip neden DİSK’e üye oluyorsunuz diye soru sorması, patronun sendikadan istifa eden işçileri işe alması ve bu konuda basın açıklaması yapması, bu açıklamada işçilere “pişmanız” açıklaması yaptırması, aslında işçilerin nasıl bir zihniyet ile mücadele etmek zorunda olduğunu net bir şekilde gözler önüne sermektedir.
İşçilerin Kanuni Hakları
Bilindiği gibi bir işçi salt sendikaya üye oldu diye işten çıkarılamaz. Nitekim Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre bir işçi salt sendikaya üye olduğu için işten çıkarıldığında, işverenin o işçiyi işe yeniden alması ve en az 12 aylık ücret tutarında sendikal fesih tazminatı ödemesi gerekir. Aynı şekilde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırı bir şekilde tozla kaplı olan işyerinin temizlenmesini talep eden işçilerin de salt bu sebeple işten çıkarılması da hukuka aykırıdır. Nitekim İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre işçiler, tehlikeli durumun giderilmesi için işverene başvuru yaptıkları halde, işverence bir adım atılmadığında iş bırakabilirler.
Neden DİSK?
Görüldüğü gibi hukuk ve mevzuat bu konuda işçilerin yanındayken, patronları nasıl bu kadar hukuksuzluk yapabiliyor ve bu hukuksuzluğu basın açıklaması ile duyuracak kadar ileri gidebiliyor? Bence bu sorunun doğru şekilde cevaplandırılması çok önemlidir. Soruyu cevaplandırmaya, eylem sırasında işyerine gelen kaymakamın, yani hükümet temsilcisinin işçilere sormuş olduğu “Neden DİSK’e üye oldunuz?” sorusu ile başlayabiliriz.
Ünye’nin en büyük mülki amiri, (madem işyerine geliyorsa) işçilerin taleplerini inceleyip yerine getirilmesi için girişimde bulunmak yerine işçilere niçin DİSK’i tercih ettiklerini soruyorsa, bu durum işçilerin patronun yanında ayrıca tamamen patronu kollayan hükümet zihniyeti ile de mücadele etmesini göstermektedir. Yasal mevzuat işçilerin yanında iken, patronun pişkin tavrı ve mülki amirin bu zihniyeti karşısında sadece hukuki mücadele yeterli olmayacaktır.
Ünye Madencilik Lokum Gibi!
Patronun pişkin tavrı derken şunu kastediyorum: İşveren, kaymakamın zihniyetinin, dolayısıyla hükümetin kendisinin yanında olduğunu çok iyi biliyor. Bu sebeple işçilerin sendikal haklarını ve temiz bir ortamda çalışma haklarını gasp ederek hukuka aykırı davranmaktan ve bunu kamuoyuna böbürlenerek duyurmaktan çekinmiyor. Kaldı ki; arabuluculuk süreci devam ederken, birçok yandaş medya işçiler aleyhine kara propaganda yapmaya başladı. Bunlardan birkaç örnek verecek olursak;
Ünye Madencilik Lokum Gibi: “Ünye Madencilik’te DİSK’in dolduruşuna gelerek iş bırakma eyleminin ardından geri dönen bazı işçiler şirket yönetimine ve yönetim kurulu başkanı Hamit Tecer’e Ünye Lokumuyla teşekkür ziyareti gerçekleştirdi.”
Ünye Madencilik’te Sorunlar Tatlıya Bağlandı: “Ordu’nun Ünye İlçesi’nde geçtiğimiz haftalarda Ünye Madencilik önünde yaşanan ‘iş bırakma’ olayı sonrası işten çıkarılan 5 işçi, şirketin kararıyla işlerine geri alındı.”
Ünye Madencilik, İşçilerin Hakkını Korumaya Devam Edeceğiz Dedi: “Geçtiğimiz günlerde, DİSK Sendikasının talimatı iddiasıyla iş bırakma eylemi yapılan Ünye Madencilikte, işten ayrılan 12 işçiden 5 kişi daha şirket yönetimi kararınca işe geri alındı. Ünye Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Tecer, işçilerinin hakkını korumaya devam edeceklerini açıkladı.”
Patron, tüm süreç boyunca işçileri baskılamaya ve kara propagandaya devam ediyor. Üstelik işçilere yönelik öyle bir baskı oluşturuyor ki; işçiler işyerinde çalışan amirleri tarafından işçiler çalışmama haklarını kullandıkları bir günlük süre zarfında ve öncesinde örgütlendikleri dönemde bu işten vazgeçmeleri yönünde tehditlere maruz kalıyor.
İşçi Düşmanı Zihniyet İle Hep Birlikte Mücadeleye
Yukarıda, sadece hukuki mücadelenin yetmeyeceğini söylemiştim. Burada tekrarlıyorum. İşçilerin karşısında, tamamıyla işçi düşmanı bir zihniyet bulunmaktadır. Böyle bir zihniyet ile hukuki mücadelenin yanında işçilerin örgütlenip, bulundukları her mecrada haklarını araması ve patronların yüzlerine yaptıkları hukuksuzlukları her zaman haykırması gerekmektedir. Bir başka deyişle; böylesine güçlü ve işçi düşmanı bir yapı ile işçilerin tek başlarına mücadele etmesi mümkün olmayıp, işçilerin mutlaka örgütlenip, diğer işçiler ile bir olup mücadele etmeleri gerekmektedir.
Elbette biz, işçilerin hukuki mücadelelerinde yanlarında olacağımız gibi tüm hak arama sürecinde yanlarında olacağız. Zafer ve dayanışma ile.
Av. Yıldıray Çıvgın