Soma Davası avukatlarından sunum: Tüm sorumlular tarih önünde hesap verecek

Soma Davası avukatlarından sunum: Tüm sorumlular tarih önünde hesap verecek

Soma Davası 15. grup duruşmasının ikinci gününde aile avukatları esasa ilişkin hazırladıkları beyanı sundu. Avukatlar son söz olarak, “Soma Katliamı, işçi sınıfının mücadele tarihinde ve bilincinde yarattığı acının büyüklüğü kadar, işçi sınıfının geleceği yaratma gücünün de umudu olacaktır” dedi

Soma Davası 15. grup duruşmasının ikinci gününde aile avukatları esasa ilişkin hazırladıkları beyanı sundu. Avukatlar, katliama neden olan olay ve olgular ile sanıkların suç vasıflarını kişi kişi değerlendirdi. Avukatlar son söz olarak, “Soma Katliamı, işçi sınıfının mücadele tarihinde ve bilincinde yarattığı acının büyüklüğü kadar, işçi sınıfının geleceği yaratma gücünün de umudu olacaktır” dedi

Soma Davası 15. grup duruşmasının ikinci gününde avukatlar esasa ilişkin beyanlarını sundu. Mahkeme heyeti, aile avukatlarının “Sanıklar Alp Gürkan ve Mustafa Yiğit’in derhal tutuklanması, mahkeme aksi kanaatte ise duruşmaya zorla getirilmesi” taleplerine ilk gün yanıt vermemişti.

Savcı bugün mütalaasında; tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini, bilirkişilerin, doktorların dinlemesi, ek rapor alınması, Alp Gürkan ve Mustafa Yiğit’in tutuklanması taleplerinin reddini, Alp Gürkan,  Mustafa Yiğit, Hayri Kebapçılar, Haluk Evinç, Murat Bodur’un zorla getirilmesini talep etti.

Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı:

İkinci defa ek bilirkişi raporu alınması talebinin, bilirkişilerin duruşmada dinlenilmesi taleplerinin reddine, Müge Anlı’nın programına katılarak “Soma’yı ben yaktım” diyen şahsın tespiti ve dinlenmesi talebinin reddine, Alp Gürkan, Can Gürkan, Mustafa Yiğit arasında menfaat çatışması ve ayrı ayrı avukatlar atanması taleplerinin reddine karar verildi.

Duruşmaya 14.30’a kadar verilen arada aileler, avukatlar ve milletvekilleri adliye önünde basın açıklaması yaptı.

Soma Davası avukatlarından yandaş haber sitelerine suç duyurusu

“301 işçinin hayatına neden olan işçi sağlığı ve güvenliğinin geri plana atılmasıdır”

Aranın ardından Halkevleri Madenci Evi aileleri adına Halkevleri Hukuk Dairesi avukatları Avukat Denizer Şanlı ve Avukat Sercan Aran da, Avukat Seçil Ege ile hazırladıkları esasa ilişkin beyanlarını sundu. Sunumun birinci bölümünde, sanıklara izafe edilen suçun ceza hukuku teorisinde kast-taksir kavramları üzerinden nitelendirmesi yapıldı. İkinci bölümde katliama neden olay ve olgular 10 başlık halinde detaylı bir biçimde sanıkların, mağdurların ve tanıkların ifadeleri ile birlikte incelendi. Üçüncü bölümde dosyada sanıklara isnat edilen suçlamalara ilişkin suç vasıfları özel olarak (kişi kişi) değerlendirildi. Dördüncü bölümde ise genel değerlendirmelere yer verildi.

Avukat Sercan Aran sunumunda “Soma Katliamı’na neden olan ve 301 işçinin hayatına neden olan olgu, işçi sağlığı ve güvenliğinin geri plana atılmasıdır. Ocağın altyapısının aşırı üretimi kaldıramayacağını bile bile, ayrıca ocakta ‘yüksek yangın riski’nin varlığını bilerek ocağı Park Teknik A.Ş’den 2009 yılında devralarak aşırı kar elde eden şirket sahipleri ve yöneticileri ‘icrai faaliyetler’in birinci derece failidirler” dedi.

Üretim zorlaması, havalandırma, sensörler, sıcaklık, eğitim, denetim, haberleşme ve merkezi alarm sistemi, tahliye, acil eylem planı ve risk değerlendirmesi, eski üretim alanlarının kontrolü ve maskeler ile alev sızdırmaz malzeme kullanılması olmak üzere 10 başlık halinde maden katliamının nedenlerini ve detaylarını mahkeme heyetine sundu.

Avukat Denizer Şanlı, detayları ile birlikte hangi sanığın, hangi suçtan, neden cezalandırılması gerektiğine ilişkin detaylı beyanlarda bulundu.

Soma Katliamı, iş cinayetleri, enerji politikaları ve cezasızlık değerlendirmesi

Son bölümde genel değerlendirme yapan avukatlar şu ifadeleri kullandı:

Dava konusu iş cinayeti sosyo-politik bir vakıadır ve bu olay çeşitli düzlem ve bağlamlarda değerlendirilip sonuçlara ulaşılabilir: Soma iş cinayeti, iş cinayetleri sıralamasında ülkemizin dünyada ikinci sırada olması açısından da değerlendirilebilir, aynı biçimde ülkemizdeki genel enerji politikasının kömür ve kömür madenciliğine etkileri ve yansımaları açısında da. Öte yandan enerji politikalarının Soma havzasına ve çevresine olan sosyo-politik etki ve sonuçları da göz önünde, orta yerde durmaktadır.

Sanıkların, bu açıdan, her bir davada görülebilecek olan ‘ceza almama ve beraat etme’ çaba ve tutumu, davamızda da açık ve görünür bir biçimde izlenebilmektedir. Davanın başından bu yana ‘sabotaj iddiası’ ve ‘olay nasıl oldu bunun açığa çıkarılması gerekir’ vurgusu birlikte dile getirilmiş, dava ilerledikçe dava konusu cinayet ile ilgili her bilgi, belge ve rapor, başta üst düzey yöneticiler olmak üzere sanıkların sorumluluklarını ortaya çıkardıkça, bu kez ‘sabotaj’ sanrısı öne çıkarılmaya başlanmış, en son mağdur aile avukatları ve hatta mahkeme heyeti de bu çerçevenin bir parçası olarak sunularak, aralarında ‘mahkemenin reddi, temelsiz suç duyuruları ve basın-yayın organlarının ve sosyal medyanın konu ile ilgili dolaşıma sokulması’ gibi bir dizi ‘son hamle’ devreye sokulmuştur.

“Karar, iş cinayetlerinde caydırıcılık etkisi yaratmalıdır”

Mahkemenin kararının içeriğine dair konuşan avukatlar, gerçek-hukuksal adaletin sağlanması için olması gerekenleri sıraladı:

  • Sayın mahkeme, vereceği karar ile Türkiye’nin bu en büyük iş cinayetinde sorumluğu bulunana tüm sanıkları, özellikle olayın niteliği ve ağırlığı, toplumsal etkileri ve en önemlisi ve artık iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında dahi yer bulan ‘caydırıcılık’ etkisini gerçekleştirecek biçimde cezalandırmalıdır.
  • Bu caydırıcılık, Soma Katliamı’nın gerçekleşmesinde sorumluluğu bulunan tüm suç fiillerinin bundan sonra gerçekleşmesini önlemek anlamındadır.
  • Bu katliama başta üretim zorlaması ve dayıbaşılık olmak üzere, bütün bir iş sürecinin despotik-antidemokratik, iş katılımından yoksun, en fazla kar amacını esas alan ve bu amaçla başta işçi sağlığı ve güvenliği olmak üzere gerekli alt yapı zeminlerini yok sayan anlayışın neden olduğu ve bu anlayış Soma maden ocaklarında halen tümüyle geçerli olduğu için, gerekçeli karar, katliama yol açan kök nedenlerin tüm yönlerini, nedenlerini ve yol açtığı sonuçları analiz etmeli, belirli hukuki yargı ve sonuçlara ulaşmalıdır.
  • Soma Katliamı’na işletme yetkililerinin ve görevlilerinin suç fiilleri tek başına yol açmadığına ve olaya bu kişilerle birlikte ve onlardan daha fazla sorumlu olarak, şirket strateji ve hedeflerini belirleyen başta aşırı üretim-aşırı kar olmak üzere tüm suç fiillerinin kararlarını alan ve içerisinde olan, şirketi bu doğrultuda yöneten, bu yönde talimatlar veren şirket patronları, yönetim kurulu üyeleri de en ağır biçimde cezalandırılmalıdır.

“Soma, işçi sınıfının geleceği yaratma gücünün umudu olacaktır”

Avukatlar son söz olarak şunları söyledi:

Toplumu ve işçi sınıfını acılara boğan bu olayın tüm sorumluları tarih önünde hesap verecektir.

Soma Katliamı’nın acı ve ölümleri, halkın aydınlık geleceğinin kurulmasında bir mihenk taşı olacaktır.

Soma Katliamı, işçi sınıfının mücadele tarihinde ve bilincinde yarattığı acının büyüklüğü kadar, işçi sınıfının geleceği yaratma gücünün de umudu olacaktır.

Halkevleri Madenci Evi Aileleri’nin temsilen Halkevleri Hukuk Dairesi avukatları tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan esasa ilişkin beyan dilekçesinin tam metni için tıklayınız. 

soma-davasi-avukatlar-sunum-24ocak2016-1

toplumsalhukuk