Salgının Gölgesinde 1 Mayıs – Çalışma Hayatında Neler Yaşandı? –Av. Yıldıray Çıvgın

Salgının Gölgesinde 1 Mayıs – Çalışma Hayatında Neler Yaşandı? –Av. Yıldıray Çıvgın

Ülkemizde ilk covid-19 vakasının tespit edilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Bu süreçte ciddi ekonomik kayıplar yaşandı. Bu kayıpların yanında işçilerin çalışma yaşamlarında da ciddi hak kayıpları ve gerilemeler yaşandı

Ülkemizde ilk covid-19 vakasının tespit edilmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Bu süreçte ciddi ekonomik kayıplar yaşandı. Bu kayıpların yanında işçilerin çalışma yaşamlarında da ciddi hak kayıpları ve gerilemeler yaşandı.

Bu yazıda salgın sürecinde işçilerin başlarına neler geldi, işçiler nelerle mücadele etmek zorunda kaldı, bunları hatırlatmak istemekteyim.

Kısa Çalışma – Ücretsiz İzin Uygulamaları

Salgın ülkemizde yayılmaya başladıktan sonra hükümetin ilk adımları bu uygulamalar oldu. Öncelikle, zaten hukukumuzda daha önce de var olan kısa çalışma uygulamasının şartları yumuşatıldı. Böylece işverenler kısa çalışma uygulamasına geçmeye başladı. Kısa çalışma uygulamasında işçi daha kısa süre çalıştığı varsayıldı ve işçinin asıl ücretinin yaklaşık 2/3’ü işçiye ödendi.

Ancak gerçekte durum böyle değildi. Birçok işveren kısa çalışma uygulamasına başvurmuş ve işçiler bu kapsamda çok düşük ödenekler alıyor olmasına rağmen, işyerlerinde fiilen tam çalışmaya devam edildi. Bir başka deyişle, işçiler kısa çalışma kapsamında ücretlerinin 2/3’ünü alırken, fiilen tam süreli çalışmaya devam etti.

Bu uygulamanın yanında başlatılan diğer uygulama ise ücretsiz izin uygulamasıydı. Ücretsiz izin uygulaması aslında daha önce de hukukumuzda mevcuttu. İşçinin yazılı olarak onayı alınmak şartıyla işçi işveren tarafından ücretsiz izne çıkarılabiliyordu. Ancak salgın sürecinde işçinin ücretsiz izne çıkarılması için yazılı onayının alınması şartı bir süreliğine kaldırıldı. Böylece işçiler işverenler tarafından herhangi bir onaya gerek olmaksızın ücretsiz izne çıkarılabildi. Ücretsiz izne çıkarılan işçilere, hükümet tarafından dönemin asgari ücretinin yaklaşık %40’ına tekabül eden aylık yardım ücreti ödendi. Elbette hükümet tarafından ödenen bu ücret, dönemin açlık sınırının altındaydı. Bu uygulama Mayıs 2021’e kadar devam etti.

İşten Çıkarma Yasağı ve Kod-29 Hilesi

Ücretsiz izin uygulaması ile birlikte yasal düzenleme ile işçilerin işten çıkarılması da yasaklandı. Bu yasağın istisnası, işverenin haklı nedenle fesih hakkıydı. Bu fesih dışında, işçilerin iş sözleşmeleri son erdirilemiyordu.

Bu yasağı dolanmak isteyen işverenler, resmi yollarla işçileri işten çıkarabilmek için kod-29 hilesine başvurdu. Kamuoyuna Kod-29 hilesi olarak yansıyan olay aslında şudur: SGK’nin belirlemiş olduğu işten çıkış kodları var. Bu kodlar sistemden girildiğinde işçinin iş sözleşmesinin hangi nedenle sona erdirildiği işlenmekte. Bu kodlardan 29.’su işverenin işçiyi “ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle işten çıkarmasına tekabül etmekteydi. Bu kod, ayrıca yukarıda belirttiğimiz işten çıkarma yasağının da istinasını oluşturmaktaydı. Bir başka deyişle, işten çıkarma yasağı devam ederken de “ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı” davranan işçinin iş sözleşmesi sona erdirilebilmekteydi. İşverenler iş sözleşmesini sona erdirebilmek için aslında öyle olmasa da işçi sanki ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranmış gibi bu kod ile SGK’ye işten çıkış bildirimi yapmaya başladı.

Elbette bu hilenin işçi yönünden ciddi sorunları bulunmakta. Kod-29 ile işten çıkarılan işçi kural olarak kıdem tazminatına hak kazanamaz. Ayrıca, işten çıkarıldıktan sonra işsiz kaldığı süreçte işsizlik sigortasından da yararlanamaz. Yine, işçinin sicilinde bu kod olduğu sürece işçinin başka bir iş bulması da zorlaşmaktadır.

Bu hileye başvuru bu süreçte ciddi anlanma artmıştır. Sadece 2020 yılında 143 bini erkek, 34 bini kadın toplam 177 bin işçi kod-29 hilesiyle işten çıkarılmıştır.[1] Buna göre günde ortalama 500 kişi bu hileyle işten çıkarılmış, işsizlik sigortasından yararlanamamıştır.

Sosyal Güvenlik Kurumu, bu hilenin önüne geçebilmek adına Kod-29 ile ilgili bir düzenleme yapmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu 1 Nisan 2021’de çıkardığı genelge ile yukarıda değindiğimiz İş Kanunu md. 25/II’de düzenlenen ve Kod-29’a karşılık gelen işten çıkış sebeplerini 9 ayrı kod olarak düzenlemişse de, bu düzenleme hileye karşı doğrudan bir koruma sağlamamıştır.

Covid-19 İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sayılmadı

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayınlanan 2020/12 numaralı genelgede, covid-19’un iş göremezliğe sebep olan bir hastalık olduğu ancak iş kazası veya meslek hastalığı olarak sayılmayacağı bildirildi. Elbette bu durum, çok tepki çekti. Çünkü bu genelde en başta hukuka aykırı bir genelgeydi. Hukukumuzda bazı kanunlarda iş kazası ve meslek hastalığı açıkça tanımlanmıştır.

6331 sy. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda iş kazası, “işyerinde veya işin yürütümü sırasında meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen yahut bedenen engelli hale getiren olay” olarak tanımlanmıştır.

5510 sy. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ise iş kazası “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, hizmet akdiyle çalışırken emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.

Meslek hastalığı ise aynı kanunda “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri” olarak tanımlanmıştır.

Bu tanımlar ilgili kanunlarda düzenlendiğinden mahkemelerce iş kazasının tanımlanmasında esas teşkil edecektir. Bir başka deyişle, Sosyal Güvenlik Kurumunun yazıya konu genelgesinde virüsü iş kazası ya da meslek hastalığı olarak değerlendirmediğine ilişkin belirlemesinin, yukarıda belirtilen kanunlarda bulunan tanımlar karşısında bir hükmü bulunmayacaktır. Nitekim normlar hiyerarşisine göre kanunun genelgeden üstün olduğu açıktır.

Salgın Sürecinde İş Kazaları Arttı

Salgın sürecinde iş kazaları da artmaya devam etti. 2022’nin ilk üç ayında en az 347 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti.[2] Aynı şekilde 2021 yılında en az 2170 işçi hayatını kaybetti. 2020 yılında en az 2427, 2019 yılında ise en az 1736 işçi hayatını kaybetti. Görüldüğü gibi salgın başladıktan sonra da iş kazalarında ölüm sayıları artış göstermiştir.

Sonuç

Salgının ülkemizde ekonomi başta olmak üzere birçok alanda ciddi sorunlar yarattığı ortada. Bu sorunlardan en çok işçiler ve emekçiler etkilendi. Salgın boyunca ekonomik kriz derinleşmiş, hayat pahalılığı artmaya devam etmiş, işçiler işlerinden olmuş ve geçim sıkıntısı hiç olmadığı kadar derinleşti.

Salgının gölgesinde, iki yılın ardından ilk kez kitlesel kutlanacak 1 Mayıs’ta, işçilerin sorunlarının gerçekten çözüme kavuşturulması, geçim sıkıntılarının bir nebze olsun hafifletilmesi en büyük temennimizdir.

Saygılarımla.

Av. Yıldıray Çıvgın

 

.[1] DİSK-AR, http://arastirma.disk.org.tr/?p=5458, Er. Tar.: 17.04.2022.

[2] https://www.isigmeclisi.org/20741-2022-yilinin-ilk-uc-ayinda-en-az-347-isci-hayatini-kaybetti, Er. Tar.: 17.04.2022.