Olağanüstü Hal Rejiminde Olağan Bir Eskişehir Barosu Fotoğrafı – Eskişehir Halkevi

Olağanüstü Hal Rejiminde Olağan Bir Eskişehir Barosu Fotoğrafı – Eskişehir Halkevi

Geçtiğimiz günlerde Halkevleri üyesi Av. Pınar Çelik Arpacı, Eskişehir Baro Başkanı'nın elini protesto amaçlı sıkmamış, Arpacı neden protesto ettiğini kürsüden açıklamak istediği esnada baro başkanının şiddetine maruz kalmıştı. Söz konusu olay ile ilgili Eskişehir Halkevi tarafından yapılan açıklamanın tam metnidir

Geçtiğimiz günlerde Halkevleri üyesi Av. Pınar Çelik Arpacı, Eskişehir Baro Başkanı’nın elini protesto amaçlı sıkmamış, Arpacı neden protesto ettiğini kürsüden açıklamak istediği esnada baro başkanının şiddetine maruz kalmıştı. Söz konusu olay ile ilgili Eskişehir Halkevi tarafından yapılan açıklamanın tam metnidir

Bir süredir hukuksuz uygulamalarıyla kamuoyunda adını duyuran Eskişehir Barosu, genç avukatların ruhsat töreninde Türkiye’nin izlediği bir şiddet gösterisini Başkanı Rıza Öztekin aracılığıyla sahneye koydu.

Türkiye’nin AKP marifetiyle içinde olduğu şiddet sarmalı giderek olağanlaşıyor, bütün kitle örgütlerini çürüterek, korkuyla terbiye ederek, geleneksel ilkelerini alaşağı ederek, nihayetinde kurumların içini boşaltarak doludizgin ilerliyor. Şehrimizde bu tespite en uygun meslek örgütlerinin başında Eskişehir Barosu yer almaktadır.

Eskişehir Barosunda, 4. döneminde 8. başkanlık yılına giren Rıza Öztekin’in rakipsiz, tek listeli, tek adamlık sevdasının ülkedeki malum siyasi gelişmelerin seyrine uygun ilerlediğini ekranlardan izledik. Derneğimizin 18 yıllık üyesi, yöneticisi ve avukatı Pınar Çelik Arpacı’nın 1 Kasım Çarşamba günü yaşadığı fiziki ve psikolojik şiddetin sorumlusu başkan Öztekin’in keyfi, öfkeli, adaletsiz, haksız ve erkek egemen tutumudur.

Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu üyelerini bir daha görev almamak üzere üyelikten çıkartan, fiilen İnsan Hakları ve Kadın Hakları komisyonunu tasfiye eden, haksızlığı yargıya taşıyan meslektaşları hakkında disiplin soruşturması başlatan, açılan idari davada meslektaşlarının vekilliğini üstlenmiş baro üyesi avukat hakkında dahi soruşturma başlatan, şehirde gönüllü toplumsal faaliyetlerini sürdüren eski komisyon üyesi avukatları yıldırmak için soruşturma açabilecek delilleri arşivleyen Eskişehir Barosu Başkanı ve Yönetiminin bu hasmane sicili; adalet ve hak talebi ile adliye koridorlarına koşturan halkımız adına gerçekten kaygı vericidir.

Kapatılan dernekler, sansürlenen gazeteler, gece yarısı yayımlanan keyfi ve saray’lı Kanun Hükmünde Kararnamelerin ruhu Eskişehir Barosunun odalarında, kulislerinde geziniyor.

“Düşük profilli” Başbakan ve Bakanların günlük siyasette istihdam edildiği başkent siyasetini hiç de aratmayan ve elini sıkmadığı gerekçesiyle başkan Öztekin tarafından iteklenen kadın meslektaşlarını sahnede gıkını çıkarmadan yekpare izleyen aynı profilde bir Baro Yönetim Kurulu izledik ne yazık ki Eskişehir’de.

Amansız ve kendini kaybetmiş bir şiddet gösterisini diktatörlük heveslisi bir baro başkanı sözümona hemen oracıkta kutsadığı makamı adına sonuna kadar sürdürdü. Bu şiddet eyleminin faili Rıza Öztekin sonrasında yaptığı radyo ve televizyon röportajlarında özür dilemek şöyle dursun suçlayıcı, karalayıcı ve niyet okuyan tavrını ısrarla sürdürdü. “1000 avukatın temsilcisiyim, genel kurul kararı ile geldim” teranelerini yineleyen Öztekin’in bu pişkin açıklamaları “milli irade” lafını diline pelesenk edenlerin siyasi icraatlarını bir kere daha gülümseterek bizlere hatırlattı.

Tutuklama, sansür, kapatma, görevden uzaklaştırma, soruşturma açma, erişim engelleme, kayyum atama, meslekten çıkarma, yasaklama, el koyma suretiyle korkuya ve karanlığa boğulmuş ülkemizde, tek adam’lığa daralmış siyasetin en açık şekilde eleştirilmesi ve halkçı, demokratik taleplerin en çok yükseltilmesi gereken bu zamanlarda Barolar susuyor, kabuğuna çekiliyor ve konuşan meslektaşlarını “elimi sıkmadı, saygısızlık yaptı” türünden şekli nezaket gerekçesiyle susturuyor.

Kendi meslektaşlarına bu denli husumetle yaklaşan bir baro yönetiminin halkın adalet ve demokrasi yönündeki ilerici taleplerini kavrayabilecek ve bunun mücadelesini yargı erkinin bir ayağı olarak örgütleyebilecek anlayışı üretmesi beklenemez. Maalesef tek mesaisini içindeki ayrık otlarını temizlemeye harcayan, meslektaşı hakkında soruşturma açabilecek evrakları arşivlerden temin etmeye çalışan bir Eskişehir Barosu Başkanı ve yekvücut yönetiminin bir fotoğrafını çekebiliriz bugün.

Oysa önü alınamayan kadın cinayetlerinin cezalandırılmasını amaçlayan dava takibini,

siyaset yapma hakkı elinden alınan yurttaşların demokrasi özlemini,

işini kaybetmiş emekçilerin ekmek ve sendika hakkını,

hayatı yaşanamaz hale getiren vergi yükü ve zamlara karşı insanca yaşam ilkesini,

dinsel gericilik politikalarına karşı bilimsel ve laik eğitim kavgasını,

yaşanabilir kent hakkını,

bozulmamış ekolojik sistemi,

öğrencilerin demokratik bir üniversite ve parasız eğitim için özgürlük mücadelesini,

savaş karşısında barış ve kardeşlik talebini,

ifade ve örgütlenme hürriyeti bağlamında insan hakları anlayışını mesleki ilke ve yurttaşlık görevi haline getirmiş avukatların yönettiği bir baroyu Eskişehir Halkevleri olarak destekliyoruz.

Savaşın kıyısında, ekonomik krizlere ve siyasi çürümüşlüğe savrulan ülkemizin içinde bulunduğu felaketler karşısında sorumluluk almayan, adalet yürüyüşlerine katılmayan, yargının sarayın hizasına çekilmesine ses çıkaramayan, hak ve adalet talebini yükseltmeyen baroların kendi meslektaşlarını korkuyla, şiddetle, soruşturma baskısıyla hizaya sokmaya çalışması kabul edilemez.

Tartaklanan, söz hakkı verilmeyen ve başkan Öztekin’in şiddetine maruz kalan üyemiz Pınar Çelik Arpacı şahsında, en demokratik ve en nazik üslupla “havada bırakılan o el”in demokrasi, adalet ve vicdana ne kadar uzak olduğunu çok iyi biliyoruz. Yıllarca komisyon başkanlığı yapmış bir kadın meslektaşına 1 Kasım günü uyguladığı şiddet esnasında “Sen kimsin..!!”söylemindeki muktedir ve kaba hoyratlığa “..asıl sen kimsin..!!” üslubuyla seslenmeyeceğiz; çünkü “kem sözün sahibinin kim olduğunu” videolardaki görüntülerden Eskişehir ve Türkiye görmüş, tanımış oldu.

İnfial yaratan, tahammülsüz bir baro “reis”i şiddetine tanık olduğumuz bu olayın takipçisi olacağız.

Barodaki müesses nizama biat etmeyen hak savunucusu avukatlarımızın yanında tutum almayı sürdüreceğiz.

Kadına yönelik her düzeyde politik, mesleki ve cinsel şiddetin kırılmasında Halkevleri olarak dayanışma ağımızı genişleteceğiz.

Son olarak geçtiğimiz yıl 8 Mart etkinlikleri sırasında Mersin Baro Başkanının kürsüdeki kadın avukatlara yönelik şiddetini lanetleyen ve kişisel twitter hesabında paylaştığı istifa çağrısına tam da bugün başkan Rıza Öztekin’in uymasını ve Yönetim Kurulu üyeleri ile bunu kamuoyuna açıklamasını bekliyoruz.

Uzatmayın, gövdenizi siper ettiğiniz o kürsüler kamuya aittir, şahsi tasarruflarınıza değil.

Kürsüleri dolduracağız, yönetemediğiniz makamları terk edin.

HALKEVLERİ DERNEĞİ ESKİŞEHİR ŞUBE BAŞKANI

ŞAHABETTİN ARPACI