Sokaklardaki, hastanelerdeki, adliyelerdeki tüm belirsizliğe rağmen; yaşam talebinin formalite duruşmalarla geçiştirilemeyeceğini Fadime Tekin davasında varlığımızla ifade ettik...Bu günlerde, umudun, direncin ve kadın dayanışmasının bizi hayatta tutacağını biliyoruz.
Sokaklardaki, hastanelerdeki, adliyelerdeki tüm belirsizliğe rağmen; yaşam talebinin formalite duruşmalarla geçiştirilemeyeceğini Fadime Tekin davasında bizatihi varlığımızla ifade ettik…Bu günlerde, umudun, direncin ve kadın dayanışmasının bizi hayatta tutacağını biliyoruz.
Dünyanın henüz koronavirüs ile tanışmadığı, yaşamın ve yaşam hakkının kitlesel bir problem olarak algılanmadığı, ancak hayatta kalmaya dair gündemin biz kadınları o zaman için bile fazlasıyla ilgilendirdiği günlerde tanıştık Fadime Tekin ile.
Fadime Tekin, geçtiğimiz eylül ayında, boşandığı eski eşinin silahlı saldırısına uğramıştı.
Bizim onu tanımamız ise yanı başımızda bir çocuk parkında defalarca kez bıçaklanarak öldürülmek istenen kadının çığlığına koşmamız ile oldu.
Bizler onun katledilmek istendiği parkta, kadınlarla yan yana, ondan gelecek iyi bir haberi beklerken o; aldığı tüm darbelere inat “YAŞAMAK İSTİYORUM” dedi, yaşama tutundu.
O gün orada onun için toplanan ve yaşam nöbeti tutan kadınların çığlığı karşılık buldu ve fail Rıza Işık tutuklandı.
Rıza Işık’ın “tasarlayarak insan öldürmeye teşebbüs” suçlaması ile tutuklu olarak yargılandığı davanın ilk duruşması, 2 Nisan 2020’de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında Rıza Işık, fiziken duruşmaya getirilmedi.
Fadime Tekin ise bu koşullarda faille yüzleşemeyeceği ve yaşama birlikte tutunduğu kadınlarla o salonda yan yana olamayacağı için duruşmaya gelmedi.
Ancak Fadime Tekin’in avukatları olarak bizler, kendimizin ve duruşma salonunda bulunanların sağlığını gözeterek; hiçbir şartta ertelenemeyecek yaşam talebini dile getirmek için oradaydık ve davamızın takipçisi olduğumuzu bir kez daha haykırdık.
Salgının getirdiği umutsuzluğa, hastalanma/hayatını kaybetme endişesine rağmen bizi orada bulunmaya zorlayan şey neydi derseniz; elbette yaşama iradesi.
Örgütlü kadın düşmanlığı ve erkek şiddeti; korona günlerinden önce de bizim hayatlarımıza kasteden somut, gerçek bir tehlikeydi. Ve bu tehlikeyi evde kalarak atlatamayacağımızın da farkındaydık.
Bu yüzden duruşma sabahında, Fadime Tekin’i ve dosyayı takip eden diğer meslektaşlarımızı temsilen 3 kadın avukat olarak adliyedeydik.
Sokaklardaki, hastanelerdeki, adliyelerdeki tüm belirsizliğe rağmen; yaşam talebinin formalite duruşmalarla geçiştirilemeyeceğini orada bizatihi varlığımızla ifade ettik.
Her ne kadar fiziken orada bulunamasa da çektikleri videolar, gönderdikleri mesajlar ile Fadime Tekin’in sesine ses veren kadınların varlığını omuz başımızda hissettik.
Salgın hastalık endişesinin herkesi ümitsizliğe sürüklediği şu günlerde, umudun, direncin ve kadın dayanışmasının bizi hayatta tutacağını biliyoruz.
Davada Rıza Işık’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi ve duruşma 17 Haziran tarihine ertelendi. Mahkeme, salgın sonrasında yapılacak duruşmanın, Fadime Tekin’in tüm vekillerinin ve kadınların katılım sağlayabileceği büyüklükte bir duruşma salonunda yapılması talebimizi reddetti. “Toplumsal önemi” olan davalarda kendi salonları dışında büyük salon talebini kabul ettiklerini söyleyen Mahkeme heyetine, kadına yönelik şiddet davalarının hepsinin politik davalar ve toplumsal önemi büyük davalar olduğu yanıtını yine hep birlikte vereceğimizi düşünüyoruz.
Yaşamak istiyorum diyordu Fadime Tekin. Evet yaşayacağız.
Biz Yaşayacağız,
Yaşam Kazanacak!
Toplumsal Hukuk Kadın