Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nin LGBTİ+ Kısa Filmler Seçkisi gösteriminin yasaklanmasına Gezi ruhuyla gösterdiğimiz tepkiyi her hukuksuzluk karışında çoğaltabiliriz. Biliyoruz ki, Karanlık gider, #Gezi kalır
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nin LGBTİ+ Kısa Filmler Seçkisi gösteriminin yasaklanmasına Gezi ruhuyla gösterdiğimiz tepkiyi her hukuksuzluk karşısında çoğaltabiliriz
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi belirli aralıklarla film gösterimi yapılması kararı almış ve ilk gösterim olarak da 8 kısa filmden oluşan LGBTİ+ Kısa Filmler Seçkisini 29.05.2018 tarihinde göstermeye karar vermişti. Peki etkinlik haberini alan Ankara Valiliği film gösterimine saatler kala Baro yönetiminden film gösteriminin geri çekilmesini istedi. Ancak Baro Yönetiminin film gösteriminin iptal edilmeyeceği yönünde geri dönüşü üzerine valilik yazılı olarak etkinliğin yasaklandığına dair kararı Ankara Barosu’na tebliğ etti. Valilik yasak kararını tebliğ etmekle kalmadı gösterimin yapılacağı Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nin önüne bir otobüs dolusu çevik kuvvet ekibini yığarak film gösterimi karara rağmen başlarsa müdahale edeceğini göstermeye çalıştı. Tamamen hukuksuz olan bu girişim karşısında elbette sessiz kalınacak değildi.
Tanıdık yasak gerekçeleri devrede
Geçen sene Kasım ayında Alman LGBT Film Günleri de “toplumsal duyarlılıklar nedeniyle tepki gösterilebileceği ve provokasyonlara neden olabileceği” gerekçesiyle Ankara Valiliğince yasaklanmıştı. Valiliğin son yasaklama kararında Kasım ayındaki yasaklama kararından farklı olarak “ramazan ayında toplumun hassasiyetleri sebebiyle” ibaresi yer alıyordu. Ama bu gerekçe de bize yabancı değil. 2016 yılında İstanbul’da yapılacak olan Onur yürüyüşü İstanbul Valiliği tarafından aynı gerekçeyle, yürüyüşün “Ramazan ayı dolayısıyla insanların hassasiyetine dokunduğu” ileri sürülerek yasaklanmıştı.
Ankara Valiliğinin, Baronun düzenlediği bir etkinliği hele hele Baro içinde gerçekleştireceği bir etkinliği yasaklaması gibi bir yetkisi yoktur. Valilik yetkisini de aşarak keyfi bir biçimde yasaklama getirmişti. Toplumsal hassasiyetin kimin hassasiyeti olduğu, soyut güvenlik tehdidinin yasaklama gerekçesi olamayacağı gibi etkinliğe yönelik varsa bir tehdit Valiliğin gerekli önlemleri alma yükümlülüğü olduğu ve yasaklama kararına ilişkin başkaca hukuksal değerlendirme bir başka yazının konusu olsun, bu yazıda bizlerin karara gösterdiği tepkiye değinmek istiyorum.
“Olağanlaşan” valilik yasaklarına, hukuksuzluklara karşı yapabileceğimiz çok şey var
Film gösterimine bir saat kala ABEM önüne çevik kuvvetin geldiği haberi üzerine, baskı aracı olarak kullanılan yasaklama kararına karşı bir şeylerin yapılması gerekliliğini savunan Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi üyeleri ve filmi izlemeye gelen avukatlar olarak bizler de ABEM önünde toplanarak Valiliğin keyfi kararını protesto ettik.
Ankara Barosu Eğitim Merkezi önünde “Homofobik zorbalıklara destek olmayın LGBTİ arkadaşlarınız için ayağı kalkın” sözleriyle son bulan “Ayağa Kalk” isimli kısa filmi hepimiz aynı anda kendi cep telefonlarımızdan izledik. Filmin bitiminde İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Deniz Aksoy’un açıklamalarda bulundu ve protestoyu sona erdirdik.
Gezi Direnişi’nin yıldönümüne günler kala; hele hele Baro içinde düzenlenecek bir etkinliği “OHAL dönemindeyiz”, “ramazan ayında toplumun hassasiyetleri sebebiyle” gibi hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle engellenmesine izin veremezdik. Valiliğin olağanlaştırmak istediği yasakları gibi sessiz kalamayacağımız o kadar çok şey var ki. Bundan sonra yapmamız gereken ve -çoğu kez- daha önceden yaptığımız gibi hukuksuzluklara karşı hukuken ve fiilen mücadeleyi sürdürmektir.
Av. Çiğdem Kolot