Av. Özlem Şen ile röportaj – Bizler için pusula Çelenk’in ardında bıraktığı gelenektir (Sol)

Av. Özlem Şen ile röportaj – Bizler için pusula Çelenk’in ardında bıraktığı gelenektir (Sol)

Bu ülkede emekten ve adaletten yana hukukçular, hukukta nasıl bir dönüşüm ve düzleme faaliyeti sürerse sürsün asla boyun eğmezler. Halit Çelenk geleneğinin bizlere öğrettiği budur

Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Seçici ve Düzenleyici Kurulu’nda yer alan Avukat Özlem Şen’le bu yılki ödül töreni öncesi Halit Çelenk’i konuştuk. Şen, “Bizler için pusula Halit Çelenk’in ardında bıraktığı gelenektir. Bu gelenek eşit, özgür bir dünyayı kurmak için mücadele eden sosyalist bir hukukçunun bu gün bu dünyada neye karşı ve ne için mücadale edeceğini gösterir ve güç verir” dedi.

Hukukta devrimci duruşun simge isimlerinden biri olan Halit Çelenk’in aramızdan ayrılışının üzerinden tam 6 yıl geçti. Ölüm yıldönümünde düzenlenen “Halit Çelenk Hukuk Ödülü” töreni ile yarın bir kez daha anılacak olan Halit Çelenk’i ve mücadelesini Avukat Özlem Şen’le konuştuk.

Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Seçici ve Düzenleyici Kurulu’nda yer alan Şen, Çelenk’in geride bıraktığı geleneğin önemine dikkat çekerken, “Halit Çelenk’in temsil ettiği üretkenliği güçlendirmek adına ödüller veriyoruz. Hukuk kürsüleri veya bağlı çalışma alanlarında hukukun verili ve sınırları çizilmiş çerçevesi dışında söz söylemeyi ve yazınsal üretimi teşvik etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

5 Mayıs 2011 yılında kaybetmiştik Halit Çelenk’i… Çelenk nasıl bir miras bıraktı sonrakilere, buradan başlayalım isterseniz?

Halit Çelenk; tüm ömrünü savunmanlık mesleğine adamış, Türkiye siyasi tarihinin neredeyse bütün önemli davalarında, sıkıyönetim mahkemeleri ve DGM’ler önüne çıkıp her seferinde onurlu ve etkili bir savunma hattı inşa etmeyi başarmış. Ömrü boyunca karşılaştığı sayısız zorluklar, türlü tehditler altında savunmanlık mesleğini emekten yana ve onurlu bir biçimde ifa etmiş bir rehber. Halit Çelenk’in yaşamını dolduran yıllar boyunca bu hattı yeniden üretmek için sarf ettiği teorik ve pratik mücadele koca bir gelenek yaratmış bulunuyor. Türkiye’de avukatlık yapmaya çalışan bir savunmanın, hele de emekten, onurdan ve adaletten yanaysa yön bulabilmek için bir pusulaya mutlak şekilde ihtiyacı var. Bir taraftan mesleğini kararlılıkla ifa etmeye çalışacak bir yandan da yolunu emekçi halkın çıkarlarından asla ayırmayacak. İşte bizler için pusula Halit Çelenk’in ardında bıraktığı gelenektir. Bu gelenek eşit, özgür bir dünyayı kurmak için mücadele eden sosyalist bir hukukçunun bu gün bu dünyada neye karşı ve ne için mücadale edeceğini gösterir ve güç verir.

“Halit Çelenk Hukuk Ödülleri” jürisinde ilk yıldan beri yer alıyorsunuz. Projenin ortaya çıkış süreci ve amacına ilişkin neler söylemek istersiniz?

Halit Çelenk’i bizler için kıymetli kılan yalnızca mesleğin pratik faaliyeti içerisinde oluşturduğu savunma hattı ve mücadele geleneği değil. Kendisini diğer pek çok savunmandan ayıran özelliği yazınsal üretkenliği. Halit Çelenk, cezaevleri ile mahkeme salonları arasında geçen yoğun hayatına yirmiye yakın kitap-eser sığdırarak, bize aynı zamanda savunmanlık mesleğinde yalnızca pratik mücadele ile yetinilemeyeceğini de gösterdi. Çelenk Ailesi ile yapılan değerlendirmede bu özellikten yola çıkarak her alandan bilim insanının veya meslekten hukukçunun ürettiği eserleri ödüllendirme fikri ortaya çıktı. 3 yıldır bu fikirle Seçici Kurul olarak Halit Çelenk’in aramızdan ayrılışının yıldönümünde yaptığımız tören ile Halit Çelenk’in temsil ettiği üretkenliği güçlendirmek adına ödüller veriyoruz. Hukuk kürsüleri veya bağlı çalışma alanlarında hukukun verili ve sınırları çizilmiş çerçevesi dışında söz söylemeyi ve yazınsal üretimi teşvik etmeye çalışıyoruz.

“Halit Çelenk Hukuk Ödülü” töreninin bu yılki ana gündemi ne olacak? Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz 900 hakim atanmış ve bunların 800’ünün AKP’de çeşitli dönemlerde görev yapmış isimler olduğu ortaya çıkmıştı. Türkiye’de hukukun böylesi bir saldırıdan geçtiği süreçte bu ödül töreni nasıl bir anlam ifade ediyor?

Hukuk yanlı ve taraflıdır. AKP’nin hukuk alanındaki düzleme faaliyetlerinin klasik hukuk devleti tanımı içinde bu tarafgirliği örten perdelerin tümüyle ortadan kalkması yönünde bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Hiç bu kadar görünür olmamıştı hukukun yanlı karakteri. Bizler ise bir başka tarafta; emekten ve adaletten yanayız. Bu ülkede emekten ve adaletten yana hukukçular, hukukta nasıl bir dönüşüm ve düzleme faaliyeti sürerse sürsün asla boyun eğmezler. Halit Çelenk geleneğinin bizlere öğrettiği budur.