
Hukuk Yazıları | Mahkemelerdeki cezaevleri – Fikret İlkiz (Bianet)
Herkesin her anlamda yoksullaştırıldığı bu düzende, en acısı zihinlerde inşa edilmeye çalışılan hapishanelerdir. Asıl zihinlerin hapisliğine karşı çıkmalıyız
Herkesin her anlamda yoksullaştırıldığı bu düzende, en acısı zihinlerde inşa edilmeye çalışılan hapishanelerdir. Asıl zihinlerin hapisliğine karşı çıkmalıyız
Cumhuriyetin kazanımları devrim kanunlarıyla önce kadınlara ve çocuklara veriliyordu. Şimdi ise İslam hukuku kanunlarla geri getirilmeye çalışılıyor. Cumhuriyetin tüm kazanımlarının “reddiyatı” yaşamımıza egemen kılınmak isteniyor
Yargının işlevi pozitif olarak ifade özgürlüğünü “korumak” olmalıdır. Ama ifade özgürlüğünün istisna, asıl kuralın sınırlandırma olduğu artık yargısal değil, idari pratik olduğu gerçeği; bağımsız ve tarafsız olmayan yargı kararlarıyla apaçık ortadadır
Yeryüzünün insanı, Ahmet Cemal insanlardan ayrıldı… Daha söyleyeceklerini, söylemesi gerekenleri, mutluluklarını, kırgınlıklarını yüklendi ve gitti. Ardında aydınlanmanın ışığını bıraktı
Basın özgürlüğüne, gazetecilerine, aydınlarına ve kendi yargı organlarına bile güvenmeyenlerin iktidarda olduğu bütün düzenler korkaktır…
Toplum ve kamuoyunun bekçileri; Türkiye’nin “evet”/“hayır” tercihi arasına sıkıştırılan hayatların tüketildiği bir ülkeye dönüştürülmesine izin vermeyeceklerdir
İnsan haklarının bütünüyle etkinleştirildiği bir kültür içerisinde bulunmayan ve kafalarında yargı için bir reform inancı olmayanların yazdığı ve “evet” dediği Anayasa değişikliği ile yargı gücünün kuvvetler ayrılığı içinde artık yeri kalmamıştır
“İş yükünün” ağırlığı altında ezilme tehlikesi ile karşı karşıya kalan hak arama özgürlüğünü sağlamakla yükümlü olan “Yüksek Mahkeme” kararları acaba adalet sağlayabilecek midir?
HSYK hâkimler ve savcılar için “etik ilkeler” hazırlığında… Hâkim ve savcılara “hiç katılmadıkları” veya “tamamen katıldıkları” şeklinde yanıtlayacakları sorular soruluyor…
Gazetecinin kişiler hakkındaki yorum ve haberlerinden dolayı cezalandırılması kamu yararına olan konuların tartışılmasında engel sayılmalıdır
Siyasal iktidar gazetecileri hapiste tutmak istiyor ve ısrarlı. Hapisteki gazeteciler şimdilik; duydukları halde sağır, gördükleri halde kör, anlatabildikleri halde dilsizler! Tarihe tanıklıkları sürüyor, bitecek elbette!
Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimlerine bağımlı kılınan HSYK tarafından seçilecek ve atanacak hâkim ve savcıların görev yapacağı mahkemelerin yargı yetkisi için “ve tarafsızlık” Anayasa’da yazsa ne olur, yazmasa ne yazar!
Temel hak ve özgürlükler var gibi yapılıyorsa; gerçekte yoktur, biçimsel olarak kâğıt üzerindedir ve gerçek değildir. Referandum sürecinde yapılanlar budur
İktidarların görüşleriyle çatıştığı için yargılanan ve mahkûm olan yazıların unutulmaz direniş öğretileri durduğu yerde duruyor, unutulmuyor. İktidarlar değişiyor, öğreti sürüyor…
insanların ölümlerinden sonra bile, yanlarından ayrılmayan yegâne dostları adalettir
Özgürlüklerden söz etmenin bile suç sayıldığı bir ortamda basın ve ifade özgürlüğünü sürekli sınırlandıranlar için “demokrasi” gereksizdir
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu etkin ve etkili bir hak arama yolu değildir. Yorgunu yokuşa sürmektir bunun adı!
Üniversitelerden atılan bilim insanlarını savunmak demek; nefes alabilmek için elde kalan insan onurunun her zaman ve mekânda vicdansızlara karşı korunmasının hukukunu yaratmak demektir
Gazeteci Ahmet Şık, hakkındaki AİHM kararından iki sene sonra yine tutuklandı. Anlaşıldığı üzere; AİHM kararı ve bu yazı suya yazılmıştır.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanına hakaret suçunu Anayasaya aykırı bulmadı… AYM kararının çok zayıf olan gerekçesi hukuk devleti ilkelerine ve Anayasa’ya aykırıdır