AYM: Gazeteciler bir beyanın doğruluğunu kanıtlamak için savcı gibi hareket edemez

AYM: Gazeteciler bir beyanın doğruluğunu kanıtlamak için savcı gibi hareket edemez

Anayasa Mahkemesi: "Gazetecilerden bir beyanın doğruluğunu kanıtlamakla yükümlü savcı gibi hareket etmelerini beklemek aşırı yüksek bir ispat külfeti getirir."

Anayasa Mahkemesi verdiği kararda “Gazetecilerden bir beyanın doğruluğunu kanıtlamakla yükümlü savcı gibi hareket etmelerini beklemek aşırı yüksek bir ispat külfeti getirir” ifadesini kullandı. Resmi gazetede yayınlanan kararda bir internet sitesi genel yayın yönetmeninin haber nedeniyle hapis cezası almasının ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğuna karar verildiği açıklandı

Anayasa Mahkemesi, başta Cumhuriyet yazarları olmak üzere onlarca gazetecinin yaptığı haber ve yazılar nedeniyle cezaevinde olduğu, cezalar aldığı bir dönemde “basın ve ifade hürriyetine” ilişkin dikkat çeken bir karara imza attı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) hisseleri işlem gören iki kişi hakkında haber yapan www.borsagundem.com’un Genel Yayın Yönetmeni Orhan Pala, hakaret suçundan iki kez 2 ay 27 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Pala, yargılama sırasında habere konu olan kişiler hakkında açılan davaların iddianamelerini mahkemeye sundu, ancak sonuç değişmedi.

Gazeteci Pala, bu ceza nedeniyle bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu kabul eden Anayasa Mahkemesi, Pala’nın ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. AYM, bu kapsamda yeniden yargılama kararı vererek dosyayı İstanbul Anadolu 19. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

Yüksek Mahkeme, gerekçeli kararında gazetecilerden bir beyanın doğruluğunu kanıtlamakla yükümlü savcı gibi hareket etmelerini beklemenin aşırı yüksek bir ispat külfeti getirdiğini belirterek, “böyle bir mükellefiyet sanık veya davalı olarak yargılandıkları davalarda hakkaniyete uygun düşmeyen sonuçlara ulaşılmasına neden olabilir. Bu sebeple somut davada başvurucunun bir gazeteci olarak yeterince sorumlu bir şekilde davrandığını kabul etmek gerekir” dedi.

Özgürlükle bağdaşmaz

Dahası bir basın suçundan dolayı hapis cezası verilmesinin gazetecinin ifade ve basın özgürlüğüyle bağdaşmayacağının açık olduğu belirtilen kararda, şöyle denildi: “Böyle bir ceza ancak istisnai hallerde kabul edilebilir. Bir yayın sonucu maddi ya da manevi zarara uğramış bir kimsenin, hakkında yanlış bilgiler yayımlayan gazeteci aleyhine en azından özel hukuk kapsamında bir tazminat davası açabileceği kabul edilse bile somut başvurudaki gibi klasik hakaret davalarında oldukça ağır olan hapis cezasının ifade ve basın hürriyetinin kullanılması üzerinde kaçınılmaz olarak caydırıcı bir etki yarattığı kabul edilmelidir.

Faaliyetleri baskılanabilir

Öte yandan İlk Derece Mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş ve başvurucu beş yıl denetimli serbestlik tedbiri altına alınmıştır. Bir haber sitesinin genel yayın yönetmeni olan başvurucunun bu süre içinde cezasının infaz edilmesi riski her zaman vardır. Yaptırıma maruz kalma endişesinin kişiler üzerinde kesintiye uğratıcı bir etkisi vardır ve sonunda kişi denetim süresini yeni bir mahkûmiyet almadan geçirse bile bu etki kişinin düşünce açıklama veya basın faaliyetlerini baskılamasına neden olabilecektir. Sonuç olarak Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmiştir

Kararın tam metnini okumak/indirmek için tıklayınız.

toplumsalhukuk