Sınıfsal anlamda değişim ve yabancılaşma yaşayan biz avukatlar kamusal yanı ağır basması gereken avukatlık mesleğinin tam tersi yönde çözülmesine neden olan neoliberal politikalarla güncel mücadele metodlarını üretmeli ve mesleğimizi icra ederken temas ettiğimiz her alanda bu metodları kullanmalıyız
Sınıfsal anlamda değişim ve yabancılaşma yaşayan biz avukatlar kamusal yanı ağır basması gereken avukatlık mesleğinin tam tersi yönde çözülmesine neden olan neoliberal politikalarla güncel mücadele metodlarını üretmeli ve mesleğimizi icra ederken temas ettiğimiz her alanda bu metodları kullanmalıyız
Son zamanlarda avukatlık mesleğinin sınıfsal dönüşümü üzerine çeşitli tartışmalar yürütülmektedir. Değişik şekillerde yaşanılan dönüşümü anlamak hukuk alanında mücadele edenlerin ortak kaygısı iken ne yazık ki bu konuda sistematik çalışmalar yürütülmemekte, ortaya atılan çözüm önerileri ise nitelikli olmaktan uzak ve sorunun çözümüne yönelik değildir. Barolar ve TBB ise mesleğin dönüşümünün özüne dokunmayı tercih etmeyen artan avukat sayısını merkezine alan gündelik açıklamalar yapmakla yetinmektedir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun yakın zamanlı “binlerce avukatın çay parası bile yok” sözü işsiz ve işçi avukatlar gerçeğinin göz ardı edilemeyecek noktada olduğunu göstermektedir.
Avukatlar İşçileşiyor
Neoliberal dönüşüm süreciyle profesyonel meslek grupları olarak tabir edilen; öğretmen, mühendis, avukat, doktor vb. meslekler topyekûn ve hızlı bir şekilde işçileşmektedir. Sistemsel bir sorun olarak değerlendirilmesi gereken bu süreçte, geleneksel çalışma biçimi olan serbest avukatlık gittikçe azalırken, avukatların işçi olarak bir büro/ortaklık/şirket içerisinde çalışma biçimi her geçen gün artmaktadır. Özellikle avukatlık mesleğine yeni başlayan genç avukat sayısı hızla artarken, bunların büyük bir çoğunluğu işçi avukat olarak çalışmaktadır. Bağımsız olarak mesleğini icra eden avukatlar da var olan bürolarını kapatarak işçileşmekte veya işçileşme tehlikesi altında çalışmaktadır. Bu durum avukatlık mesleği ve mesleğin dönüşümü açısından analiz edilmesi gereken bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Avukatlık mesleğinin dönüşümü tartışmalarına katkı sağlamak, mesleğin dönüşümü ve işçileşmesi üzerine yaşanan sorunları görünür kılmak amacıyla bu soruna öncelikle işçi avukatların çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlar, avukatların bağımsızlığı ve mesleğe yabancılaşması ekseninde bakmak anlamlı olacaktır.
İşçi Avukatlar Güvencesiz Çalışıyor
İşçi avukatlar çok düşük ücretlerde çalışmakta, asgari ücret ya da asgari ücretten biraz daha fazla ücret almaktadır. Fazla mesai normal bir kural haline gelirken, yapılan fazla mesainin ücreti de ödenmemekte ve çoğunun sigorta primleri, ya yatırılmamakta ya da aldıkları maaş üzerinden yatırılmamaktadır. Bununla beraber işçi avukatlar psikolojik baskı, taciz, şiddet vb. durumlarla sıklıkla karşı karşıya kalmaktadır.
Avukatların, iş hukukunun tanımladığı basit ve en temel haklardan yoksun bırakılarak, ağır sömürü şartlarında, güvencesiz bir şekilde çalışması, bu alanda yaşanan hak ihlallerinin görmezden gelinmesi sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Özellikle mesleğin ve meslektaşının güvencesi olması ve haklarını koruması gereken meslek örgütleri bu soruna çözüm üretmemekte, hatta görmezden gelerek yok saymaktadır.
Avukatlık Mesleğinin Bağımsızlığı Ortadan Kalkıyor
Yargının kurucu unsurlarından savunmayı temsil eden avukatlar için mesleğin önemli güvencelerinden birisi ‘avukatlık mesleğinin bağımsızlığı’ ilkesidir. Tüm avukatları birleştiren ortak bir nitelik olarak görülen avukatlık mesleğinin bağımsızlığı ilkesinin sadece siyasi iktidarın baskı politikaları ve yargıdaki dönüşüm üzerinden tartışılması, maalesef bizi çok büyük bir yanılsamaya sokmaktadır. Avukatlık mesleğinde yaşanan işçileşmeyle beraber avukatlık mesleğinin kamusal yanı ortadan kalkarken, avukatlar hak savunuculuğu yapamaz hale gelmektedir. Çünkü işçi avukat işveren avukatın/firmanın talimatlarına göre işi yürütmesi ve bu kurulan ilişkinin işçi-işveren ilişkisine dayanması nedeniyle bağımsızlıktan söz edebilmek mümkün değildir. Böylesi bir durumda işçi avukat mesleğinin bağımsızlığından söz edilemeyeceğinden, mesleğin bağımsızlığı tartışmalarında avukatların işçileşmesi yönünden muhakkak ele alınması gerekmektedir.
Avukatlar Mesleklerine Yabancılaşıyor
Avukatlık mesleğinde işçileşme ile birlikte yaşanan bu dönüşüm, işçi avukatları mesleklerini hukuk teknisyeni olarak icra etmek zorunda bırakmaktadır. Avukatlık işini hukuk firması almakta, söz konusu iş parçalara bölünerek işçi avukatlara yaptırılmaktadır. Avukatlık şirketlerinde işçi avukatlar, adeta parça başı iş yapmaktadırlar. Bir müvekkilin işini baştan sona takip etme şansları dahi yoktur. Kimi davaların bilirkişi raporuna itirazlarını yazar, kimi dava dilekçelerini, kimi yıllar boyu sadece cevap dilekçelerini; kimiyse yalnızca duruşmalara girer, kimi sadece kalem işlerini yapar, kimi de sadece icra işlerine yoğunlaşır. Müvekkil-avukat ilişkisinin ortadan kaldıran bu durum, işin bütününü değil belli parçalarının birçok avukat eliyle yapılması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Böylece bir işçi avukat mesleğini tam olarak ifa edemez hale gelmiştir.
Sonuç Yerine…
Avukatlık mesleğinde yaşanan dönüşümü tartışmak, avukatların örgütlenme ihtiyaçlarını ve örgütlenmelerinin önündeki engellerin de anlaşılmasının ön adımıdır. Söz konusu mesleğin dönüşümünde ve yürütülen mücadelede tartışılması gereken önemli hususlar; avukatların güvencesiz bir şekilde çalıştırılması, avukatlık mesleğinin bağımsızlığı sorunsallığı ve avukatların mesleklerini icra etmesine yabancılaşmasıdır.
Bu kapsamda sınıfsal anlamda değişim ve yabancılaşma yaşayan biz avukatlar kamusal yanı ağır basması gereken avukatlık mesleğinin tam tersi yönde çözülmesine neden olan neoliberal politikalarla güncel mücadele metodlarını üretmeli ve mesleğimizi icra ederken temas ettiğimiz her alanda bu metodları kullanmalıyız.
Barış Barışık