Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks tarafından hazırlanan “Türkiye’de ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğüne ilişkin memorandum” 15 Şubat’ta yayımlandı
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks tarafından hazırlanan “Türkiye’de ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğüne ilişkin memorandum” 15 Şubat’ta yayımlandı
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü için acil adımlar atılması gerektiğini ifade eden Muižnieks yargının özgürlüklere yönelik müdahalesini yargı tacizi olarak tanımladı.
Memorandumda Sulh Ceza Hakimliklerine özel bir başlık açan komiser bu hakimliklerin savcılıklarla birlikte çalışarak ifade özgürlüğü hakkının en bariz ihlallerinin kaynağında olduğunu belirtti.
Ahmet Şık ve Cumhuriyet yazarlarının tutuklanmalarını sert bir şekilde eleştiren Muižnieks suçlamaların inandırıcılıktan yoksun olduğuna işaret etti ve gazetecilerin gazetecilikten dolayı tutuklandığını söyledi: “Komiserin yukarıda incelediği olaylar dikkate alındığında, Türk yetkililerin bu bağlamda sıkça ileri sürdüğü “gazetecilerin gazetecilik faaliyetinden ötürü değil diğer suçlardan yargılandığı veya tutuklandığı” yönündeki savunma inandırıcılığını kaybetmektedir. Elbette ki “gazetecilik suçu” diye bir şey yoktur; gazeteciler her zaman başka bir takım suçlardan yargılanmakta, fakat çoğu zaman bu suçları kanıtlamak için mevcut olan tek “delil” onların gazetecilik faaliyetleri olmaktadır.”
Muhalif internet sitelerine yönelik sansürün devam ettiğini ifade eden komiser kriz zamanlarında hükümetin internetteki bant genişliği azaltma yoluna başvurduğunu ve böylece bazı sosyal medya ve haberleşme platformlarını fiilen erişilemez hale getirdiğini söylerken bu iddianın Twitter tarafından kısmen teyit edildiğini açıkladı.
“Cumhurbaşkanı’na Hakaret” suçunun 46 Avrupa Konseyi üye devleti arasında eşi benzeri olmayan bir şekilde uygulandığını söyleyen komiser bu hükmün ifade özgürlüğü karşısında son derece caydırıcı bir etkisi olduğunu vurguladı.
Erdoğan’ın barış için bildiri yayımlayan akademisyenleri bizzat hedef aldığını hatırlatan Komiser Akademiden ihraçların ise “akademik özgürlüğe yönelik yoğun bir saldırı olduğunu” ifade etti.
Vekillerin gözaltına alınması için sunulan gerekçe ortadan kalkmasına rağmen tutuklanmalarını eleştiren komiser bunun demokratik tartışma alanının ciddi bir biçimde daralttığı görüşüne yer verdi.
Raporun tam metni için tıklayınız.
toplumsalhukuk